Yaşar Okuyan, MHP’nin Genel Sekreter Yardımcısıydı. Genel Lider Alparslan Türkeş’e en yakın isimlerden birisiydi. 12 Eylül 1980 darbesinde Türkeş’i sakladı, kendisi gizlendi. Teslim olduktan sonra idam talebiyle yargılandı. 3 yıl Lisan Okulu ve Mamak Cezaevi’nde yattı. Ortadan yıllar geçti. Anavatan Partisi’nde yine siyasete atıldı, bakan oldu. Darbenin başkanı eski Cumhurbaşkanı Kenan Cihan’la yüzleşti.
YILMAZ’IN KONUTUNDA DAVET
Kenan Cihan, Cumhurbaşkanlığı vazifesinden sonra Marmaris’e yerleşmişti. Bir seyahat sırasında periyodun Başbakanı Mesut Yılmaz, Okuyan’la birlikte Marmaris’teydi. Yılmaz, Okuyan’ı da yanına alıp Cihan’a gitmek istedi. Lakin, Yaşar Beyefendi, “Gitmem” dedi… Ortadan epey vakit geçti. Bu sefer Bodrum’da, Mesut Yılmaz, Cihan’ı davet etmişti. Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan da sonunda yemeğe katıldı. O gün daha çok memleket sıkıntıları konuşuldu. O yemeğin üzerinden bir hafta geçmişti. Kenan Cihan, Yaşar Okuyan’ı arattı.
“Okuyan, benim bahçıvanın Bağ-Kur’da emeklilik işi var” dedi. Okuyan, “Hay hay Sayın Cumhurbaşkanım. Özel kaleminiz gerekli bilgileri göndersin, çabucak çözeriz” karşılığını verdi. Fakat, Cihan, “İki gün sonra Ankara’ya geleceğini, makamında ziyaret edeceğini” söyledi. Saat belirlendi. Kenan Cihan, bakanın odasında geldi. Hoş-beşten sonra, “Okuyan, merak ettiğim kimi şeyler var. Onları sana soracağım” dedi. İşte Kenan Cihan ile Yaşar Okuyan ortasında geçen konuşmalar:
Yaşar Okuyan, darbenin başkanı Cihan’la yüzleştiği anları, Hürmet Öztürk’e anlattı.
Idareye el koyacağımızı biz eşlerimize bile söylemedik. Sen nasıl bir gün evvel öğrendin?
Genel Merkez’deydim. Bir hanım benimle değerli bir mevzuyu görüşmek istiyormuş. Doğal o vakit cep telefonu yok. Bana, “Asker eşiyim. Size kıymetli bir bilgi vermem gerekiyor. Parti binasına gelmem uygun olmaz” dedi. MHP Genel Merkezi Bahçelievler 3. Cadde’deydi. Ben 4. Cadde’de bir kafede buluşacağımızı söyledim. Ben oturduktan birkaç dakika sonra geldi. Hanım, “Eşim Etimesgut’ta görevli tank binbaşı. Sizi rahatsız ettim lakin eşimin şu iletisini getirdim: Bu gece darbe yapılacak. Askerlerin dışarı çıkışları da ziyaretçiyle görüşmeleri de yasaklandı.
Eşim, bu gece darbe yapılacağını size söylememi dolaylı olarak bildirdi. Ben de onun söylediklerini size söyledim” dedi. Çabucak kalktı. Süratle Genel Merkez’e gittim. Genel Lider Türkeş Beyefendi ayrılmış. Kendisine telefon edip “Mutlaka görüşmemiz gerektiğini” söyledim. Konutuna gittim. “Bu gece darbe yapılacakmış” dedim. “Emin misin oğlum” karşılığını verdi. Bilginin sağlam olduğunu belirttim, “Evden ayrılalım” teklifini getirdim. O, soğukkanlılığını koruyordu. Ben yanındayken telefonla 5-6 yeri aradı. Sonunda, “Evet, o denli görünüyor” dedi. Genel liderle meskenden ayrılıp bizim meskene geldik. Orada bir kıymetlendirme yapacaktık. Oğlu Tuğrul Bey’i çağırttı. Onunla konuştu ve bir valiz teslim etti. Türkeş’i 06 RV 437 plakalı beyaz Şahin marka otomobilimle meskene getirdim. Konutta 150’den fazla mermi, 14’lü silahım vardı.
Kenan Cihan
Türkeş yüzünden bildiriyi değiştirdik…
Siz bildiri yayınlayıp Demirel, Ecevit, Türkeş ve Erbakan’ın gözaltına alındığını duyurdunuz lakin Türkeş gözaltında değildi.
BÜYÜK DÜŞÜNCE OLDU
O yüzden saat 16.00 civarında bildiriyi değiştirmek zorunda kaldık. Bu bizim için büyük külfet oldu.
Daha sonra inançlı diye Türkeş Bey’i Halil Şıvgın’ın meskenine götürdük. Darbenin kime karşı yapıldığını bilmiyorduk. Buyruk komuta zinciri içinde yapıldığını öğrendiğimizde Türkeş teslim olmaya karar verdi. Ben de 21 gün sonra teslim oldum. Adımı, otomobilimin plakasını veriyorlardı. Meğer, arabam meskenin karşısında hamamın yanında duruyordu. O aracımın plakasını hiç unutmadım.
Parti yöneticileri Lisan Okulu’nda kalıyordu. Bildirileri nasıl çıkardınız?
Lisan Okulu’nun kaideleri iyiydi. Para verdiğinizde ne istiyorsanız onlar getiriliyordu. Daktilom vardı. Lisan Okulu’nda toplam üç bildiri yazdım. Bunların Bahçelievler’de bir adrese teslim edilmesini istedim. Bildirilerin altında ‘Türkiye Milliyetçi Direniş Merkez Karargahı Komutanlığı’ yazıyordu. Üçüncü seferinde bildirileri PTT’den toptan atmaya kalkışınca MİT yakalamıştı. Bunun üzerine, milletvekili olmayan parti yöneticilerini Mamak Cezaevi’ne gönderdiler.
TÜRKEŞ’İN TALİMATLARI
Türkeş benim hakkımda konuşur muydu?
Evet size kızıyordu.
Tahliye olduktan sonra Türkeş’i tutuklu olduğu askeri hastanede gizlice ziyaret etmişsin.
Yanlışsız. Cezaevine tabip kıyafetiyle giriyordum. Orada bize yardımcı olan askeri hekimler da vardı. Türkeş Beyefendi talimatları yazdığı kağıdı katlıyor, ‘Güle güle’ deyip elini uzatırken avucuma veriyordu.
Nazım’ın şiiri aklıma gelince gitmekten vazgeçtim
Kenan Cihan, Türkeş ve Okuyan’ın arandıkları periyotta yurt dışına kaçacaklarına dair bilgi aldıklarını hatırlatarak, “Böyle bir teşebbüs oldu mu” diye soruyor. Ve Yaşar Okuyan şu yanıtı veriyor: “Adıma çıkarılan gemi adamı pasaportuyla yurt dışına çıkacaktım. Fakat aklıma Nazım Hikmet’in yurt dışına kaçtıktan sonra yazdığı ‘Memleketim’ şiiri geldi. Ben de kaçarsam birebir hasretleri yaşayacak, bana da vatan haini denilecekti. Bunun için son anda yurt dışına gitmekten vazgeçtim.”
Ceketimin vatkasına jilet koydurdum intihar için…
Kenan Cihan, o görüşme sırasında, Mamak Cezaevi’nde yaşanan fecî azapları de sormuş… Cihan’ın “Mamak’ta azap var mıydı?” sorusuna Okuyan şu karşılığı vermiş:
“29 gün Mamak’ta lüks rezidansta hazırlattığınız süit odada tutuldum! Taha Akyol’la birlikte birebir hücreye konulmuştuk. 9 ay Mamak’ta kaldım. Çok büyük azaplar vardı. Tahliye olduktan sonra bir daha cezaevine girersem intihar etmek için ceketimin vatkasına jilet koydurmuştum. Allah oraya kimseyi düşürmesin.”
Cihan’ın karşılığı şöyle olmuş: “Herkes beni suçluyor fakat ben cezaevlerine yeni bir şey getirmedim. Var olan beşerler misyonlarına devam ettiler…”
Sözcü
