Türkiye’nin geliştirdiği silahlı ve insansız hava araçları (SİHA ve İHA), Almanya’yı karıştırdı. Türk SİHA’larının Karabağ’daki muvaffakiyetinden sonra, Almanya’da Savunma Bakanlığı başta olmak üzere hükümet, partiler, partilerin savunma uzmanlarının tek konusu Türk SİHA ve İHA’ları oldu. Almanlar, Türkiye hakkında “Havada muhteşem güç oldu. Türk SİHA’larına karşı ülkemizi koruyamayız” dedi.
Almanya Savunma Bakanlığı’na her siyasi partiden “SİHA ve İHA’lara karşı ne yapıyorsunuz? Bütçeniz nedir? Çalışmalarınız nedir?” soruları yöneltildi. Savunma Bakanlığı, Liberal Parti- FDP’nin soru önergesine, “Bunların değerinin farkındayız” karşılığını verdi fakat bir bütçeleri olmadığını da açıkladı.
“SAVUNMADA MUAZZAM BOŞLUK”
FDP Savunma Komitesi Lideri Alexander Müller, “Bu yanıt, SİHA ve İHA’lara karşı askerlerimizi ve kendimizi savunmada muazzam bir boşluk olduğunu gösteriyor“ diyerek, savunma bütçesinin genişlemesine mani olarak gördüğü Toplumsal Demokrat Parti’ye bayrak açtı.
Hükümette de bahis sıkça tartışılıyor ve hükümete yakın gazeteler, her gün İHA ve SİHA’larla ilgili haberler yayınlıyor.
JUNGE WELT: ÜSTÜN GÜÇ OLDU
Almanya’nın tesirli yayın organlarından sol görüşlü Junge Welt gazetesi, “Türkiye üstün güç oldu” başlığını atarak bu durumun batının “ambargoları sayesinde” gerçekleştiğini vurguladı.
Junge Welt, “Her şey gayri resmi boykotla başladı. 2016 yılında Türkiye, NATO’dan savaş drone’ları almak istedi. Lakin ABD ve İsrail, bunları tedariğe hazır değildi. Sonra Türk firmaları işe koyuldu ve TAI-Anka ile Bayraktar drone’ları artık uluslar ortası kesimin en gelişmiş eserleri oldular. Türkiye, bugün ambargo koyanlara minnettar” diye yazdı.
ÜRETİM, TESLİMAT VE KULLANMA
Gazete, Türk SİHA ve İHA’larının, İsrail’in müşahede drone’ları ile Karabağ Savaşı’nda belirleyici rol oynadığına değinerek, “Burada yalnızca bir savaş için silah üretme ve teslim etme yeteneği değil, tıpkı vakitte askeri açıdan umut verici bir biçimde kullanma yeteneği de görüldü. Bu da Ankara’ya bölgesel ortamda belirleyici ve gerçek güç artışı sağladı” yorumu yapıldı.
Gazete, birinci başta Roketsan’ın kimi savaş başlıklarını Almanya’dan aldığı, fakat sonra da kendisinin üretme kapasitesinin olduğunun görüldüğünü de vurguladı.
BUNDESWEHR’İN SORUNU
Frankfurter Allgemeine Zeitung ise tüm bu tartışmaları “Görünüşe nazaran, SİHA’ların yokluğu, Bundeswehr’in (Alman Ordusu), savaş ve savunma yetenekleri üzerinde varsayım edilenden daha büyük tesire sahip. Dağlık Karabağ’daki savaşın kısa müddette kaybı da, Ermenistan’ın İHA’lara karşı savunma seçeneklerinin olmamasına bağlandı” diyerek aktardı.
TEMELİ, CL-89 ARGÜMANI
Bu gelişmeler olurken, NetzPolitik isimli yayın organı da enteresan bir sav ortaya attı. Türkiye’nin ürettiği SİHA ve İHA’ları çok geniş biçimde işleyen haber portalı, “1972’den itibaren Almanya’da roket üzere fırlatılan İHA’lar, CL-89’lar vardı. Bunlardan Türkiye’ye de ihraç edildi. Bu birinci jenerasyon insansız hava araçları Türkiye’ye de ihraç edildi ve 1994’te Türk işçi de eğitildi. Çok sayıda kaza nedeniyle bu sistem devre dışı bırakıldı. Fakat Türkiye’nin SİHA ve İHA keşif programının da temelini oluşturdu” diye yazdı.
Sözcü
