Duayen hukukçu, İstanbul Barosu eski Lideri Turgut Kazan, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararındaki eşine sık rastlanmayan münasebetlerin ışığında, yeni Anayasa tartışmaları ve Boğaziçi Üniversitesi olaylarını SÖZCÜ’ye kıymetlendirdi.
Turgut Kazan şu tespitlerde bulundu:
Bu karar, Sayın Cumhurbaşkanı’nın başlatmaya çalıştığı, “Yeni bir Anayasa’yı konuşmamız gerekir” yaklaşımının da ne kadar temelsiz olduğunu gösteriyor.
Aslında, “Yeni Anayasa için harekete geçiyoruz” çıkışının da nedeninin seçim olduğu anlaşılıyor. Yani şu anda yaşadığımız, bir “Anayasa” sorunu değil, “Anayasa’ya takmama” problemidir.
“YÜZDE 50+1’İ BULMAK İÇİN ANAYASA TARTIŞMASI BAŞLATIYOR”
“Anayasa’yı yok sayma” sorunu yaşadığımız apaçık anlaşılıyor fakat Sayın Erdoğan yüzde 50+1’i bulamayacağı için, “Acaba orayı değiştirebilir miyiz” diye Anayasa tartışması başlatıyor.
Artık sizin, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı karşısında esasen Anayasa’yı tanımayan bir anlayış içinde olduğunuz bir defa daha ortaya çıkıyor. Münasebetiyle sizin talimatınızla verilen o temel mahkemesi kararlarıyla, o mahkemelerin cürüm işlediği vurgulanıyor.
Anayasa Mahkemesi tarafından, “Sizin talimatınızla mahkemeler kabahat işlemiştir” vurgusu yapılıyorsa, sizin artık yeni bir Anayasa ararken, neleri aramış olabileceğinizi düşünemiyorum.
“CUMHURBAŞKANI BAŞDANIŞMANI’NA DERS NİTELİĞİNDE”
Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararı çok hoş bir karar. Hakikaten Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı denilen zata da ders niteliği taşıyan bir karar…
“Anayasa Mahkemesi kararı bağlayıcıdır” diyor. “Kim ki uygulamıyor ve kim ki uygulanamaz diyor ve uygulanmaması yolunda talimat veriyorsa hata işliyor” diyor.
“BU MAHKEMELER KABAHAT İŞLEMİŞTİR”
O yüzden de parlamenterliğin derhal, yani mahkemenin derhal durma kararı vermesi gerektiğini söylüyor. Durma kararıyla birlikte derhal milletvekilliğinin TBMM’de başlaması gerektiğini söylüyor. Bu nedenle hem Yargıçlar ve Savcılar Konseyi’ne yazıyor. “Bu mahkemeler kabahat işlemiştir” diyor.
Yani bundan sonra uyma kararı verdiğinde de o hata ortadan kalkmıyor. Zira, “Sizin bu Anayasa’yı tanımaz bu süreciniz nedeniyle, sonuçta bir insan hem özgürlüğünden olmuştur, hem milletvekilliğini yani siyasal haklarını kullanma imkanından olmuştur. O yüzden cürüm işlenmiştir” diyor.
“HSK ZERRE KADAR ANAYASA’YA BAĞLILIK DUYUYORSA…”
Yani Yargıçlar ve Savcılar Şurası şayet zerre kadar Anayasa’ya bağlılık duyuyorsa derhal soruşturma müsaadesi vermesi gerekir. Derhal o iki mahkeme için yani soruşturmaya başlanması gerekir ve derhal “Anayasa Mahkemesi’ni tanımıyorum” diyen mahkemenin lider ve üyelerinin disiplin tarafından evvel cezalandırılması, sonra da haklarında ceza davası açılması gerekir.
“TBMM LİDERİ AÇIKLAMA YAPMALI”
Anayasa Mahkemesi kararı TBMM’ye de gönderiyor. Hasebiyle TBMM Lideri’nin da durma kararı verildikten sonra uygun bir biçimde parlamentoda kürsüden daha evvel okuttuğu o mahkumiyet kararının ortadan kalktığı vurgusuyla Berberoğlu’nun bir milletvekili olarak vazifesine devam etmesine ait açıklamayı yapması gerekiyor.
“ERDOĞAN’IN ANAYASA KONUSUNDA DÜŞÜNDÜĞÜ TEK ŞEY SEÇİM”
Şu anda Sayın Erdoğan’ın Anayasa konusunda düşündüğü tek şey, büyük olasılıkla yanlız seçimdir, seçim hususunu değiştirmektir. Yani büyük olasılıkla şöyle yapmayı düşünüyor:
Kaç aday varsa seçime girilir, en çok oy alan kazanır. Böylelikle hem muhalif kanattan daha çok aday girmesi sağlanmış olur, hem ben yüzde 30’un üzerinde oy alarak seçilmiş olurum.
“ANAYASANIN NEYİNİ DEĞİŞTİRECEKSİN”
Tek arayış budur yoksa Anayasamızın neyini değiştireceksin… Daha demokratik bir Anayasa yapacaklarmış. Daha nasıl yazılabilir. Okuyorum, darbenin yaptığı Anayasa’nın 34. Hususu:
“Herkes evvelce müsaade almadan, silahsız ve akinsız toplantı ve şov yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”
“BOĞAZİÇİLİ ÇOCUKLARA BU TÜRLÜ DAVRANIRSANIZ NASIL DAHA DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE KURACAKSINIZ”
Ya sizin düşmanca davrandığınız Boğaziçi Üniversitesi’ndeki o çocuklar, bizim en akıllı, en parlak, en yetenekli, en başarılı, ince mizahla kederlerini anlatan dayanılmaz parlak çocuklarımız… Ona bu türlü davranırsanız, siz Anayasa’yı ne yaparak, ne yazacaksınız da daha demokratik bir Türkiye kuracaksınız.
“BOĞAZİÇİ’NDEKİ OLAYI YAŞATAN İKTİDAR NASIL BİR ANAYASA YAPABİLİR”
O polisler hakkında, o İçişleri Bakanı hakkında soruşturmalar… .Öyle bir İçişleri Bakanı açıklaması olabilir mi.. Yani bu Boğaziçi Üniversitesi olayını yaşayan yaşatan bir siyasal iktidar ya da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi nasıl bir Anayasa yapabilir daha…. Toplantı ve şov hakkı daha iyi nasıl yazılabilir..
“O KELEPÇELERİ, DAYAKLARI, AZAPLARI HEPİMİZ GÖRDÜK”
Yani dünyanın hiçbir insan hakları kontratında ya da anayasasında daha iyisinin yazılabilmesi mümkün değildir. Fakat o en parlak çocuklarımızın ne yaşadığını hepimiz gördük. O polislerin davranışlarını, o kelepçeler, o dayaklar, o azaplar, o insanlık dışı uygulamalar… Yani anayasa öyküsü de bu türlü bir öykü, seçilme öyküsü..
Sözcü
