Denizdeki ekosistemi alt üst ettiği için trolle, yani denizi tabanını darayarak balık avlamak yasak. Yasağa karşın yüksek çıkarı nedeniyle kaçak balık avlayanların sıkça kullandığı bir sistem. Kıyı Güvenlik takımları trolcülerle uğraşta dezavantajlı durumda… Zira kaçak av yapanlar Kıyı Güvenlik botunu gördüğü anda kanıt bırakmamak için trolleri denize bırakıyorlar. Fakat bu kere süreç farklı işledi.
‘Kaptan 2′ isimli gemi, kaçak avlanma yaparken Kıyı Güvenlik takımlarınca durduruldu. Kaptan, tekrar kanıt bırakmamak için halat ve trol ağları denize attı. Takımların hakkında tutanak tuttuğu gemi kaptanı hakkında ‘Çevreyi taammüden kirletme kabahatinden Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
MAHKEME BERAAT VERDİ
Mahkeme, kaptanın beraatine hükmetti. Davacı Etraf Vilayet Müdürlüğü, kararı temyiz etti. Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay 4. Ceza Dairesi,. Mahkeme kararını bozdu.
Yargıtay kararında; herkesin sağlıklı ve istikrarlı bir etrafta yaşama hakkına sahip olduğu vurgulandı. Çevreyi geliştirmek, etraf sıhhatini korumak ve etraf kirlenmesini önlemek gerektiğini hatırlatılan kararda, “Gerçek ya da hükmî kişi olarak herkes, etrafın korunması ve kirliliğin önlenmesi ile misyonlu olup, alınacak önlemlere ve belirlenen asıllara uymakla yükümlüdür.
Türk Ceza Kanununun 181. unsurunun birinci fıkrasında hata olarak düzenlenen atık yahut artıklarla etrafın taammüden kirletilmesi fiili, kanunlarda belirtilen teknik tarzlara karşıt olarak, etrafa ziyan verecek formda atık yahut artıkların alıcı ortamlar olan toprak, su ve havaya taammüden verilmesidir. Buna nazaran cürüm, atık yahut artıkların teknik metotlara muhalif olarak bir kez alıcı ortama verilmesiyle oluşacaktır” denildi.
TEHLİKE SUÇU
Gemi kaptanının, kabahatini kabul ettiğine dikkat çekilen kararda şu tabirlere yer verildi:
“Çevrenin taammüden kirletilmesi, kanunda tehlike cürmü olarak düzenlenmiştir. Zararın gerçekleşmesi, bu hatada öge olmadığı üzere cezalandırma kuralı da değildir. Sanığın olay tarihinde tekne ile yasa dışı olarak trol ile avlanma yaptığı, olayın Kıyı Güvenlik Marmara Komutanlığı görevlilerince görülmesi üzerine müdahale edildiği anlaşılmaktadır.
Bunu gören şüphelinin trol ağları ve av avadanlıklarına bağlı halatları keserek denize attığı, bu suretle sanığın etrafın taammüden kirletilmesi cürmünü işlediği argümanıyla dava açıldığı anlaşılmıştır. Sanık mahkemece alınan savunmasında, ‘İddianamede belirtilen hareket doğrudur cürüm tarihinde kaçak avlanırken kıyı güvenlik bizi yakaladı biz de trol ağlarını denize attık daha sonra kıyı güvenlik tarafından yakalandık çoklukla trol ağlarını kıymetli olduğundan ötürü biz bunları tekrar denizden çıkartmayız kıyı güvenlik denizden çıkartıp imha etmektedir’ biçiminde beyanda bulunmuştur.
Temin edilen olay tutanağı ve sanığın beyanları ile, sanığın trol ağlarını alıcı ortam olan denize direkt bırakması suretiyle 2872 sayılı Etraf Kanunu’nun 8, 20, Su Kirliliği Denetimi Yönetmeliğinin 4/j ve 23. hususlarına muhalif davranarak deniz kirliliğine neden olduğu sabit olup, yetersiz münasebet ile sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi hukuka ters bulunmuştur. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”
(İHA)
Sözcü
