Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, partisinin Sakarya vilayet kongresinde konuştu.

“Ülkemiz yapay bir halde tansiyonlu bir havaya hakikat sürüklenmeye çalışılıyor” tabirlerini kullanan Karamollaoğlu, şunları söyledi:

* Halbuki bütün problemlerimizi huzur içinde, bir masa etrafında gerektiğinde toplanarak müzakere etme fırsatımız, imkanımız var. Birbirimizi inciterek, birbirimize karşı çok ağır tabirler kullanarak Türkiye’yi nereye götürmeyi dilek ediyoruz?

* Demokrasi demek; insan haklarına hürmet demek, hürriyetlerin korunması demek, fikirlerin rahatlıkla söz edilebilmesi demek. Anayasa, yasalar aslında bunu teminat altına alırlar. Bunun teminat altına alınmasını da sağlayacak olan idarelerdir.

“ÜLKEMİZ ANLAŞILMAYAN BİR GERGİNLİĞİN İÇİNE İTİLDİ”

Türkiye’nin birçok sorunla karşı karşıya olduğunu belirten Karamollaoğlu, şu açıklamalarda bulundu:

* İktisatta çok fakat çok önemli dertlerimiz var. Bu memlekette adalete inanç sarsıldı. Birtakım vazifeliler adeta hükümeti şad edebilmek için karar alma yarışına girebiliyorlar. Adalet olmadan huzur olmaz. Adalet olmadan bir memlekette teşebbüs de olmaz.

* Herkes kendisini inançta hissetmeli ki bu ülkede verimli çalışmalar yapılabilsin. Bundan dolayıdır ki ülkemiz gerçekten anlaşılmayan bir gerginliğin içine itildi adeta, sürüklendi. Bunun sonucu yalnızca iktisatta hissedilmiyor.

* Biz bunun tesirini adalet düzeneğinin çalışmasında, iç güvenliğin tesisinde, dış siyasette, eğitimde, sıhhatte, her yerde görüyoruz.

“MAHKEME CEZA VERİR; CUMHURBAŞKANI, MERKEZ BANKASI LİDERİ DEĞİL”

Polemik konusu olan problemlere fazla vakit ayırmayı gerçek bulmadıklarını söyleyen Karamollaoğlu, şu sözleri kullandı:

* Bunun için bu türlü bir mevzu mu çıktı gündeme artık: Emekli 104 tane Amiral, emekli, muvazzaf değil, elbisesini çıkarmış, emekli olmuş, Türkiye’nin gidişatıyla ilgili bir deklarasyon yayınlamışlar. ‘Vay siz ihtilal davetinde bulunuyorsunuz…’ Tahminen akıllarından geçiyor mudur? Bilmem.

* Lakin bunu yapmak için o amirallerin bir kısmını nasıl mahkemeye götürdüyseniz, gözaltına aldıysanız şu anda, mahkemeye de verin. Onların şayet varsa bir cezası, mahkeme vasıtasıyla o cezayı verirsiniz. Mahkeme ceza verir; iktidarlar değil, Meclis değil, Cumhurbaşkanı yahut Meclis Lideri değil.

“ADININ İÇİNDE EMEKLİ DE OLSA AMİRAL OLMASI HER VAKİT TEREDDÜT MEYDANA GETİRİR”

Karamollaoğlu, şöyle devam etti:

* İsminin içinde emekli de olsa amiral olması her vakit başlarda bir tereddüt meydana getirir. İhtilallerden, darbelerden, muhtıralardan en çok ziyan biz olduk.

* Kimse bize çıkıp da artık, ‘siz bunlara dayanak veriyorsunuz’ diyemez. Biraz insafa gereksinim var yahu. Lisanın kemiği yoktur fakat bu kadar da çarpık sözler kullanamaz.

“KAFA YAPIN DÜZELMEDEN İKTİSAT DÜZELMEZ”

Hükümetin iktisat siyasetlerini sert sözlerle eleştiren Karamollaoğlu şu tabirlere yer verdi:

* Ekonomik model olarak bugün uyguladıkları ekonomik modeli benimsediler. 90 yıldır kurulan ne kadar tesis varsa hepsini sattılar, büyük bir kısmını da yıktılar.

* Artık soruyorlar, ‘ekonomi niçin berbat? Biz elimizden gelen uğraşı gösteriyoruz fakat bir türlü düzelmiyor.’ Düzelmez arkadaş. Baş yapın düzelmeden iktisat düzelmez. Sen dört kez, beş sefer değil; 50 sefer Merkez Bankası Lideri’ni değiştirsen yeniden düzelmez. Zihniyet değişecek zihniyet.

“BİRİSİ SİZİNLE ÇATIŞTIĞINDA ADAMI EZMEYİ MİSYON OLARAK ADDEDİYORSUNUZ”

* Sen iktisatta adil bir sistem istiyor musun evvel? Çalışanın, işçinin, uğraş gösterenin, mağdurun, esnafın yanında mısın? Çiftçinin destekçisi misin?

* Sanayiciye en büyük dayanağı vermen icap eder; nerede bu endüstriciler, niçin yatırım yapmıyorlar artık Türkiye’de? Mağdur olan emeklilere ne yapıyorsunuz? Neden beşerler birikimlerini yastık altından çıkarmıyor? Zira siz bir itimat ortamı oluşturamadınız. Sizinle birisi çatıştığı vakit adamın iflahını kesmeyi, onu ezmeyi misyon olarak addediyorsunuz. Olmaz.

Sözcü