Ülkelerindeki iç karışıklık nedeniyle Türkiye’ye yerleşen Nureddin ile Emine Ezzat çifti, 2019 yılında hayatlarını birleştirdi. Keyifli bir evlilikleri olan çift, çocuklarının olmaması üzerine huzursuzluk yaşamaya başladı.

Nureddin Ezzat’ın yapılan test sonuçlarına nazaran sperm sayısının düşük olması nedeniyle biyolojik olarak çocuk sahibi olamayacağının anlaşılması üzerine eşi Emine Ezzat, meskenini terk ederek, İstanbul’daki ailesinin yanına döndü.

Emine Ezzat, kocasının sperm sayısının yetersiz olduğu gerekçesiyle İstanbul Küçükçekmece 5’inci Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açtı. Teze nazaran, bu süreçte Emine Ezzat ve ailesi Nureddin Ezzat’ın sıhhat durumuyla alay ederek ruhsal baskı uyguladı.

Avukat Irmak Karacadağ

“TEK BAŞINA BOŞANMA SEBEBİ SAYILAMAZ”

Müvekkili Nureddin Ezzat’ın yaşanan süreçte ruhsal baskı gördüğünü tabir eden Avukat Irmak Karacadağ, şunları söyledi;

*Anne olmak, bayanın doğal içgüdüsüdür. Kimi evliliklerin temelinde, çocuk sahibi olma dileği yatmaktadır. Kısırlık yahut çocuk sahibi olamamak, kimi evliliklerin huzur ve memnunluğunu bozan bir etken olabilmektedir.

*Müvekkilin eşi de birebir konudan müvekkile boşanma davası açmıştır. Karşı taraf bu davayı, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak açmıştır. 4721 sayılı yeni Uygar Kanunun 166ncı hususuna nazaran, ‘Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

*Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır.’ Davaya husus olayda ise taraflar müşterek birliktelikleri mühletince hiçbir problem yaşamamakla bir arada çocuk sahibi olma yolundaki pürüzler, birlikteliklerini sekteye uğratmıştır.

*Ancak Yargıtay kararları ile sabittir ki bu bahis tek başına boşanma sebebi sayılamaz. Müvekkil, Suriye vatandaşıdır. Yetiştiği çevresel faktörler göz önüne alındığında, eşlerin çoğunlukla aileleri ile yaşadığı ve kalabalık oldukları görülmektedir.

*Bu noktada, bayanın biyolojik çocuğunun olmasına yönelik ağır isteği konusunda biraz daha empati yapmaktayız. Lakin, bu konu, tek başına müvekkile kusur olarak addedilemez.

Yargıtay kararları da ‘tasada ve kıvançta birlik’ aslına nazaran bu hususu tek başına boşanma nedeni olarak değerlendirmemektedir. Burada asıl mağdur müvekkilimdir. Hem eşinden hem de onun ailesinden hakaretlere varan ruhsal baskıya maruz kalmıştır. DHA

Sözcü