Resmi Gazete’de bugün yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği açıklandı.
Bahisle ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptığı açıklamada şunları söyledi:
* Ülkemizde huzurun, asayişin ve güvenliğin sağlanmasında, terörle uğraşta, hırsızlıkla, organize cürümlerle, siber cürümlerle, uyuşturucu ile ve şiddetin, cürmün her çeşidi ile çabada güvenlik güçleri olarak gücümüzü anayasadan, kanunlardan ve her türlü suça karşı insanımızın masumiyetini muhafaza unsurundan almaktayız.
* Milletlerarası mukavelelerin varlığı yahut yokluğu, vatandaşımızın karşı karşıya kalacağı rastgele bir kabahat formunu önlemeye ait sorumluluklarımızı ve bu sorumluluğun gereği olan çalışmalarımızı eksiltmez yahut arttırmaz.
“HER HÜKÜMRAN DEVLETİN HAKKIDIR”
* Ayrıyeten belirtmek gerekir ki milletler ortası antlaşmalara, mukavelelere taraf olmak kadar taraflıktan ayrılmak da her hükümran devletin hakkıdır.
* Aile içi ve bayana karşı şiddetle gayret, bayan cinayetlerini tedbire konusunda bizi toplumumuza karşı sorumlu kılan, İstanbul Mukavelesi’nin varlığı değildir.
* Anayasa’nın 10. Hususu ve 41. Unsuru, TCK’nın ilgili hususları, “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Bayana Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”’un ilgili hususları, bu hususta ilgili bakanlıklarla yürüttüğümüz aksiyon planı, İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen Kades, Elektronik Kelepçe İzleme Merkezi üzere uygulamalar, sayılarını 81’den 1086’ya çıkararak tüm ülkemize ve ilçe seviyesine yaydığımız “Aile İçi ve Bayana Karşı Şiddetle Uğraş Ofis Amirlikleri” ve tüm bakanlıklarla uyumlu olarak yürüttüğümüz süreç, inanıyoruz ki bu uğraşta bizi vatandaşımıza karşı mahçup etmeyecektir.
* Anayasamızın, kanunlarımızın, medeniyetimizin ve tüm kıymetlerimizin bize yüklediği misyon ve sorumlulukları büsbütün bir milletlerarası mukaveleyle cıro etmek ve eşitlemek, hem kendi büyük devlet geleneğimize, hem bin yıllık medeniyet birikimimize, hem de ortaya koyduğu gelişmeyle bölgesinde ve dünyada değerli bir güç haline gelen Türkiye’ye, özgüvenine, kendi yapabildiklerine ve kapasitesine haksızlık olacaktır.
* Bir bayanın şiddete uğraması ve bir bayanın cinayete kurban gitmesi, insanoğlu tarafından kabul edilemez. Bununla birlikte, Türkiye’de bayan cinayetlerinin arttığı söylemi, büsbütün palavradır ve eldeki bilgiler tarafından desteklenmemektedir.
* Tüm kabahatlerle uğraş ettiğimiz üzere devletimiz, güvenlik güçlerimiz, elbette ki aile içi ve bayana karşı şiddetle çabayı de insan hakları çerçevesinde, “huzur, itimat ve asayiş” anlayışıyla, vatandaşımızın herşeyin en iyisine layık olduğu şuuruyla, dün olduğu üzere bugün ve yarın da devam ettirecektir.
* Yakın vakitte herkes görecektir ki aile içi ve bayana karşı şiddetle çabada atılan tüm adımların olumlu sonuçlarını alacağız ve dünyada bu gayretin örnek temsilcisi olacağız.
Sözcü
