Dünya genelinde en büyük etraf problemlerinden biri olan hava kirliliği, Türkiye’de de bölgeden bölgeye tehlike hudutlarını aşıyor. 2020 yılının başında Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’nın Ulusal Hava Kalitesi İzleme İstasyonları datalarına nazaran, Adana’nın birtakım bölgelerinde havadaki hudut bedellerinin aşıldığı ve hava kalitesinin sıhhatsiz seviyenin bir alt kademesi olan hassas düzeyinde seyrettiği bildirildi. Ulusal sonu en fazla 50 olması gereken metreküp başına hava kirletici partikül ölçüsü, Yüreğir ilçesinde 104 olarak ölçüldü. Bilhassa kış aylarında güney kesim mahallelerinde ısınmak için içerisinde odun, kömür, talaş ya da tezek üzere hususların yakıldığı sobaların yaydığı duman, kentte birtakım bölgelerde sis bulutlarının oluşmasına neden oluyor. Oluşan bu duman bulutlarının direkt olarak insan bünyesiyle temas halinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mesut Başıbüyük, dumanın içeriğindeki ziyanlı gazların yanı sıra teneffüs yoluyla akciğere giren partikül hususlar için de ikazlarda bulundu.

“İÇİNE POŞET DAHİ ATAN OLUYOR”

Kentte düşük gelir düzeyi olan kısımların oturduğu ve doğalgaz altyapısının şimdi olmadığı bölgelerde soba kullanımından diğer bir alternatif olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Mesut Başıbüyük, bundan ötürü atmosfere ağır bir duman yayılımının kelam konusu olduğunu söyledi.

Yayılan dumanın içerisinde insan sıhhatini tehdit eden birçok öge olduğunu belirten Prof. Dr. Başıbüyük, “Bazı beşerler dumanın içinde yalnızca ziyanlı gaz var diye düşünüyor, lakin birçok kirletici unsur var. En değerlilerinden biri de partikül unsur kategorisinde olan PM 2,5 unsurudur. Bu husus havaya karışıyor ve teneffüs yoluyla akciğerimize iniyor. Yapılan çalışmalarda kanserojen tesiri olduğu ortaya konuldu. Beşerler bu sobalarda yalnızca odun, kömür yakmıyor. Mandalina, portakal yiyip, kabuğunu poşete koyup atanlar var. Öteki plastik unsurlar yakanlar var. Bunlar yandığında konutun bacasından dioksin başta olmak üzere birçok unsur yayılıyor” dedi.

“MASKE, DUMANDAKİ PARTİKÜL UNSURDAN KORUR”

Corona periyodunda beşerler tarafından kullanılmaya başlayan cerrahi maskelerin kişiyi yalnızca virüsten değil, hava kirliliğinden de kıymetli ölçüde koruyacağını söyleyen Prof. Dr. Başıbüyük, soba kullanımının ağır olduğu bölgelerde yaşayan insanların maske kullanımına çok değer vermesi gerektiğini kaydetti.

Maskenin kelam konusu partikül hususların bedene girmesini engelleyebileceğini kaydeden Prof. Dr. Başıbüyük, “En azından maskemizi takarak dumanın ziyanlı tesirini en aza indirmiş oluruz” diye konuştu.

Oturduğu mahallede ağır bir soba kullanımı olduğunu anlatan Yıldız Çakır ise akşam saatlerinde dışarıda nefes almakta zorlandığını ve çift maske takmadan konuttan çıkmadığını söyledi. (DHA)

Sözcü