SÖZCÜ TV Genel Yayın Direktörü Erdoğan Aktaş’ın canlı yayın konuğu olan SÖZCÜ müellifleri Hürmet Öztürk ve Aytunç Erkin, organize hata örgütü başkanlarından Sedat Peker’in görüntülü bildirilerinin şifrelerini Youtube yayınında kıymetlendirdi.
Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Hürmet Öztürk’ün açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“DEMEK Kİ DEVLET BU OLAYLARA GÖZ YUMUYOR”
“İnsanların devlete olan itimatları azalmaya başlıyor. Neden? Demek ki devlet bu olaylara göz yumuyor. Bir genç kız öldürülmüş yahut intihar etmiş yahut bir iş adamının malının üzerine çökülmüş; bunlar şayet doğruysa, aydınlatılmasını vatandaşlarımız beklemektedir. Şayet hakikat değilse bu olaylarla ilgili bu mevzuları gündeme getiren şahısların, gerçekleri çarptırarak, bir yerde devleti, bir yerde bireyleri zan altında bırakması üzere bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Bunların sahiden ortaya çıkartılması lazım.
“OLAYLARIN BU HALE GELMESİNİN SORUMLUSU KİM DERSENİZ…”
“İFADELERİ OKUNDUĞU VAKİT ALAKALAR ORTAYA ÇIKIYOR”
Mesela 2000’li yılların başında gözaltına alındığı vakit oradaki sözleri okuduğumuz vakit Sedat Peker’in kimlerle alakası olduğu; hangi emniyetçiler, hangi siyasetçilerle alakaları olduğu, ne kadar münasebetlerin bağı olduğu da ortaya çıkıyor. Kendilerinin de gizlediği bir durum değil. Şu anlaşılıyor ki, organize cürüm örgütleriyle yeteri kadar uğraş edilmiyor. Edilmediği için de, vakit zaman da kullanıldığı için de bunların kıymetli bir güç haline geldiği üzere de bir sonuçla karşı karşıya oluyoruz.
“KABADAYILAR, SİYASETE İSTİKAMET VERMEYE ÇALIŞAN ŞAHISLAR OLDU”
“İŞ ETRAFLARI BUNLARDAN GÜÇ ALIR HALE GELMİŞ”
Bakıyorsunuz banka almaya çalışıyorlar, bilhassa büyük ihalelerde üstelik de tanınan bilinen holding sahipleriyle bile bu ihalelerin paylaşımı konusunda muahedeler yapar noktaya ulaşmışlardır. Demek ki birtakım yollar verilmiş ve bu yol verildiği için başkanı güç kazanan hal almış ve iş etrafları de bildikleri için bunların bu gücünü, daha çok bunlardan takviye ister hale gelmişlerdir.
“’TUTUKLANMAM İÇİN BİRTAKIM YOLLARA BAŞVURULACAK’ DEMİŞTİ”
Sedat Peker olayında şöyle bir durum var: Kendisiyle ben daha evvel konuştuğum için söylüyorum; Karadağ’a gideceği vakit kendisinin içinde bulunduğu uçağın havaalanında iki saat şuurlu olarak bekletildiğini ve kendisinin de yurt dışına çıkma nedenini şöyle açıklamıştı bana, ‘Türkiye’de şu anda benimle ilgili birtakım komplolar hazırlanıyor. Bunları boşa çıkartmak için yurtdışına gidiyorum. Gidiş sebebim de büsbütün şu yatıyor, birtakım bireyler ayarlanıp aleyhimde uydurma evraklar ürettirilip tabirler verdirilmeye çalışılıyor. Benim tutuklanmam üzere birtakım yollara başvurulacak. Bu yüzden ben gidiyorum ve bunun da yakında ortaya çıkacağını ve belirli bir vakit sonra da gelirim.’ ‘O vakit ne vakit?’ demiştim, ‘o aşikâr değil, gelişmelere göre’ demişti.
“BUNLARIN ARAŞTIRILMAYA MUHTAÇLIĞI VAR”
Son günlerin en değerli olayı, Mehmet Ağır konusu. Elazığ’da Kazak asıllı bir kızın intiharı ile ilgili husus gündeme geliyor. Bu çeşit olaylarda elimizde doküman, bilgi olmadan ‘bu yüzden intihar etti’ falan üzere savda bulunmamız mümkün değil. Daima şöyle düşünürdüm: ‘Devletimiz palavra söylemez.’ Ben devletimin açıklamalarını daima gerçek olarak kabul ederdim yakın bir periyoda kadar. Lakin devletin birçok açıklamasının artık gerçeği yansıtmadığını görüyoruz. Elazığ’da bir arkadaşım ısrarla bu hususun Sedat Peker’in anlattığı biçimde olduğunu tabir ediyordu. Ben de o vakit savcılığa sordum, jandarmaya sordum. Lakin sorduğun vakit olaylarla ilgili bir bağ kuramıyorsun, bağ kuramayınca bir yerde, ‘ne yapayım, ben olayı bu haliyle ortaya çıkartamam’ diyorsun. Hasebiyle birçok olayda gazeteci olarak duysak, bilsek bile belgeleme imkanımız olmayan olayları yazmamız da mümkün değil. Ancak devlete olan güveninizde bir azalma oluyor yaşanılan olaylar nedeniyle. Bir kişi ortaya bu türlü savlar attığına nazaran bunların bir daha araştırılmasına muhtaçlık vardır.
“ERDOĞAN’I UYARIYOR”
Gazeteci Aytunç Erkin’in açıklamalarından satırbaşları ise şöyle:
“Sedat Peker’i bu açıklamalara iten ne? Birincisi şu: Bu açıklamalara aralıklı durmak zorundayız. Sonuçta bir organize hata örgütü argümanıyla yargılanmış, cezalar almış, hür bırakılmış bir isimden bahsediyoruz. Ne kadar hakikat söylediğini ne kadar palavra söylediğini bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz şu var: Kamuoyunda kulaktan kulağa fısıltıyla dolaşan birçok mevzuyu Sedat Peker anlatmaya başladı. Ve bir pazarlık halinde anlatmaya başlıyor. Birilerini amaç alıyor, Mehmet Ağar ismini veriyor, damat Berat Albayrak ismini veriyor yahut bir medya kümesinin ismini veriyor lakin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ayırıyor. ‘Sizi kuşatmışlar, bir tuzak kuruyorlar’ diye uyarıyor.
“BAŞSAVCILIK PEKER’E TAKİPSİZLİK VERDİ, BAŞBUĞ’A MAHPUS İSTEMİYLE İDDİANAME HAZIRLIYOR””
Bu kadar rahatlığı nereden buluyor Sedat Peker? Zira Sedat Peker’e 2019 yılında açılan bir soruşturma var, bu soruşturmada ‘silahlanın’ daveti yapıyor Sedat Peker. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı veriyor. Ancak biz neyi görüyoruz? Genelkurmay eski Lideri İlker Başbuğ’a takipsizlik kararı değil; tam zıddı, 1 yıldan 3 yıla kadar mahpus istemiyle iddianame hazırlanıyor. Türkiye’nin geldiği noktayı anlamak açısından görelim bunu. Bir sistem var, bu sistem şu anda çürümüş durumda. Bu mafya kümeleri aslında bu yolsuzluk, yoksulluk iktisadı içinde güçlenen, palazlanan, insanların sığınmak zorunda kaldığı sisteme dönüşüyor.”
Sözcü
