HARABİ’YE SES OLMAK İSTEDİM

Harabi’nin şiirlerini seçme nedenine ait konuşan Bülent Kılıçaslan, “Harabi’yi seçme nedenim, şiirleri derin bilgiyi içeren bir hazine. Hem kelamla anlatılan bir zahiri mana mevcut hem de asıl derinlik batini manada, şiirlerini okuyorsunuz dehşet. Ne diyor, küfür mü, tenkit mi, derken okumaya devam ediyorsunuz, apayrı bir mana çıkıyor. Derinlik fazla, onu ve şiirlerini anlamak için muhakkak bir bilgi birikimi gerekiyor. Divan edebiyatı ve halk edebiyatının harmanlanmış hali. Duyguyu hissederken birden sizi aklın labirentlerine çıkarıyor. Ben onun bu derinliğinden çok etkilendim. Ona ses olmak, yankı olmak istedim. ve müzikle buluşturmak
istedim” dedi.

POPÜLERLİK KEDERİMİZ YOK

12 yıllık bir sürecin akabinde bu albümün çıktığını belirten Kılıçaslan, “İki yıllık bir stüdyo süreciyle birlikte bu proje yaklaşık 12 yıllık bir süreçte ortaya çıktı. Stüdyo sürecinde ise salgından eser yoktu. Zira “Harabi” piyasa dışı bir iş, hedefimiz müziğe yeni eserler yeni kelamlar kazandırmaktı. MC müzik ile planladığımız vakitte çıkardık. Piyasa telaşımız, popülerlik sıkıntımız yok. Salgın, projemizin zamanlamasını etkilemedi. Fakat salgın, genelde tüm işçileri etkiledi. Halkı ve fakiri etkiledi. Emeğiyle, bilgisi, alınteriyle kazananları, gündelik çıkar elde edenleri etkiledi. Özelde müzisyenleri, tiyatrocuları, hülasa tüm sanat işçilerini etkiledi. Varlıklı daha güçlü, fakir daha fakir oldu. Bunun bedelini, duyarsız kalan, tahlil üretmeyen siyasetçiler ödeyecek. Geçmişte örneklerini gördük. Birebir formda tekrarlandı” açıklamasını yaptı.

TOPRAKLARIMIZ KÜLTÜR HAZİNESİ

Birinci albümü olan “Divane” hakkında “Yılların arayışıydı” diyen Kılıçaslan, birinci albümüne ait şunları anlattı: “Sanat insanı, özgün olanı yakalamak zorunda. Yeni birşeyler söylemek zorunda. Bunu yapmazsanız birilerinin taklidi  olursanız manası yok. Aslı varken kimse taklide bakmaz. Gölgen olmasını istiyorsan güneşin olacak, diğerinin gölgesindeysen gölgen olmaz. Ben kendimi aradım, ortaya koymaya çalıştım. Harabi albumü ile evet kendi yolum var diyebildim. Harabi albümüne böylelikle rahat başladım. Hatta 3. albüme başladık bile. Aslında birinci albümde yeniden iki Harabi yapıtı.” Müzisyen kimliğinin yanı sıra tiyatrocu ve 2010 yılında Baksa Sanat Tiyatrosu’nu kuran Kılıçaslan, o günden beri 5 çocuk oyunu, 3 yetişkin oyununa müellif ve direktör olarak katkı sunduğunu, 2016’dan sonra Aşık Veysel Müzikali ve Pir Sultan Abdal Müzikalleriyle kendisini sahnede bulduğunu belirtti. Kılıçaslan, “Aslında tahminen de benim için bu bir savunma kalkanı. Müzik ve tiyatro sahnede birlikte, bağlama çalıyorum, orkestra koro yönetiyorum, bu bana güç verdi. Ayrıyeten topraklarımızın mükemmel
kıymetleri var” dedi.

42 OYUNUMUZ iPTAL OLDU

Salgından en çok etkilenen kesimlerin başında gelen tiyatronun bu süreçte kendilerini nasıl etkilediğini anlatan Kılıçaslan, “İnsanlar evvel sanattan vazgeçtiler. Vazgeçmemesi gereken devletler bile görmezden geldi sanatkarları. Gelişmiş ülkeler takviye oldular fakat bilhassa bizim üzere ülkeler görmezden geldi. Pandemi periyodunda planlanmış 42 oyunumuz iptal oldu. Bu süreçte tiyatro masrafları devam eden ödemeler, vergiler ödenmeye devam etti. Kültür Bakanlığı pandemi sürecinde takviye olacağını açıkladı.

Vergi borcu yoktur, SGK borcu yoktur üzere yazılar istediler. Kültür Bakanlığı senden borcu yoktur yazısı istiyor. O yetmiyor. Bu sene kriterlere ‘Ne kadar sigortalı eleman çalıştırıyorsunuzu eklediler. Dünyanın hiçbir yerinde bu türlü bir mantık yok. Zati senin dediğin kriterlerde olanların yardıma, takviyeye muhtaçlığı yok ki. Kültür Bakanlığı diyor ki, parası olan tiyatro yaşasın, parası olmayan yok olsun. Birkaç belediye dışında öbür belediyeler bile duyarsız kaldı. Devlet tiyatroları bu hususta hakikat adım attı. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi özel tiyatroları destekledi. bahiste projeler geliştirdi. Takviye oldu, olmaya devam ediyor. Tıpkı partinin diğer bir belediyesi bırakın takviyesi, tiyatroyu süresiz kapatıp, salonlarına kilit vuruyor” dedi.

Sözcü