Harika Lig’in yeni ekiplerinden Atakaş Hatayspor, 32. hafta prestiji ile 49 puanla 6. sırada yer alıyor. Bu tablonun en büyük mimarlarından biri olan teknik yönetici Ömer Erdoğan başarısının sırrını Asist Analiz’e anlattı. Genç teknik adam Galatasaray maçında farklı galibiyete giden taktiği de Alp Özgen ve Orhan Uluca’nın sunduğu Ortaya Karışık programında anlattı.

“OYNARKEN İZLEYENLERE KEYİF VERMEK…”

Bu dönem elde ettikleri muvaffakiyetler hakkında konuşan Ömer Erdoğan, “Oyuncularıma benim için en kıymetli şeyin oynarken keyif almaları ve izleyenlere keyif vermeleri olduğunu söyledim. Bugüne kadar bunu sağladığımız için hakikaten çok memnunum. Olağan ki bulunduğumuz nokta ve aldığımız puanlar çok kıymetli. Bu stil olumlu yorumlar almak, bizi daha da hırslandırıyor ve motive ediyor.” dedi.

“EŞİM ÇOK AĞLADIĞINI SÖYLEDİ”

Galatasaray maçı öncesi toplumsal medyada çıkan spekülasyonlara karşılık veren Erdoğan, “Maç öncesinde teknik takımım bu mevzuyu bilmesine karşın bana iletmedi. Ben de toplumsal medyayı kullanmıyorum, bilhassa de Twitter’ı. Eşim son paylaşımımdan sonra bu olayları duyduğunu ve çok ağladığını söyledi. Çok üzüldüm sahiden. Eşim moralimin bozulacağını düşünerek bunu maç öncesinde benimle paylaşmadı. Bu yorumları yapan beşerler demek ki beni futbolculuk ve antrenörlük mesleğim sırasında beni fazla tanımamışlar. Bugüne kadar Allah’a şükür ne futbolculuk ne de kısa antrenörlük dönemimde bu türlü bir spekülasyona yol açacak bir davranışım oldu. Maalesef ülkemizde berbat şeylerle beslenen beşerler olduğu için bu türlü durumlarda algı operasyonuna başlıyorlar. Toplumsal medyada oluşturulan şey şuurlu olarak organize edilmiş bir algı operasyonuydu. Maçtan bir gün evvel TT (trend topic) olmuşuz. Hoş şeyler değil. İnsanları suçlamak, çok ahlaksızca. Dinimize ters, kültürümüze yakışmayan davranışlar. Bundan evvel olan ve bundan sonra da olacak şeyler. İster istemez ailemin ıstırabı beni daha çok üzdü. Ben kendimi bildiğim için açıkçası yazılanları umursamadım. İdmanda yapılan şeyleri gördükten sonra esasen maç öncesi çok umutluydum. Grup iyi durumdaydı. Tahminen kazanamayabilirdik fakat alanda savaşan, uğraş eden bir oyuncu kümesi olacağından emindim. Zati bunun sonucunda da haklı bir galibiyet elde ettik.” tabirlerini kullandı.

“OZORNWAFOR’U BEKLİYORDUK”

‘Nasıl bir Galatasaray bekliyordunuz, nasıl bir Galatasaray karşınıza çıktı?’ sorusuna karşılık veren 43 yaşındaki çalıştırıcı, “Özellikle maç öncesi yaptığımız tahlillerde rakibimizin eksikleri olduğunu lakin bu biçim gruplarda eksikliklerin çok büyük değer arz etmediğini düşünmüştüm. Zira çok geniş ve alternatifli takımları var. Stoper bölgesinde biraz eksikleri vardı fakat onun dışında ileride Taylan’ın ve Emre Kılınç’ın yerinde oynayabilecek Arda, Feghouli, Babel, Onyekuru, Mohamed ve Falcao üzere say say bitmeyen bir takım var. Düzgün bir 11 çıkaracak kadar kaliteli isimler vardı. Bir tek savunma kısmında Donk’un partneri kim olabilir fikri vardı, biz Ozornwafor’u bekliyorduk. Hatta onu da tahlil ettik. Tahlillerimizde onun ağır bir oyuncu olduğunu, çok deneyimli olmadığını ve onun üzerine oynamamız gerektiğini düşündük ve çalıştık. Olağan Gedson’u orada görünce bizim için de sürpriz oldu. Esasen Galatasaray’ı tahlil ettiğimizde bilhassa savunmadan set hamlelerine çıkarken iki kenar oyuncusunu forvetin yanına kadar sokup, kenarlara daha fazla bekleri çıkarıp, full bekle oynayıp, dış kulvarı açarak hamle yapmayı düşünecekler dedik.”

”HAFTA İÇİ İSTEMİŞTİM”

”Onu yapamayınca savunma gerisine Onyekuru’yu sarkıtıp diyagonal paslarla konumlar yaratmayı düşündüklerini tahlil ettik. Ona nazaran savunmamızı çalıştırdık. Merkezi kalabalık tuttuk. Vakit zaman kenarları bıraktık, oraya atılan toplarla baskı yaptık. Geride risk aldığımız devirlerde oldu bir bekimizi atakta bırakıp. Bunu da hafta içi istemiştim oyuncularımdan. Bu topun rakipteki olduğu kısımlardı. Bilhassa top bizdeyken merkezde çok kısa paslarla değil, savunma gerisi çabuk paslarla gidelim dedik. Diouf’un attığı golü çalışmıştık. Duran topu hafta içi çalıştık. Tahlillerimizde Galatasaray’ın alan savunması yaptığını ve ceza alanı yayında adam bırakmadığını görmüştük. Gerçekten tek bir pasla Ruben’in süper golü geldi. Kenar ortalarında beklerin uzaktaki oyuncuyu iyi marke edemediğini tespit ettik. Mesut’un yaptığı ortada David’in topla buluşması ve çizgiye inip Diouf’a çıkarması üzere. 15 günlük süreçte iyi çalıştık. Bunu karşılığını alınca doğru çalışmanın değerini gördük. Oyunculara karşı da bundan sonraki süreçte itimadımız artıyor. Karşılıklı inancımız var. Bu yanlışsız planlamanın karşılığı 3 puan olunca oyuncular daha da memnun oluyor.” karşılığını verdi.

“GEDSON’U GÖRÜNCE TAKTİĞİ DEĞİŞTİRDİM”

Ribeiro’nun attığı golü değerlendiren Erdoğan, “Kullandığımız özgür vuruşta top istediğimiz noktaya gelince ve korner çizgisinin biraz dışına çıkınca bizim için daha rahat bir uygulama talihi doğdu.” tabirlerini kullandı. Başarılı hoca, hamlede Diouf’u faal bir halde kullanmaları hakkında ise Galatasaray maçından evvelki son iki-üç müsabakadaki en büyük kahrımız, savunmadan çıktığımız sırada merkezdeki oyuncunun sırtı dönük bir biçimde arkadaşına pas atmaya çalışırken top kaptırması sonucu yediğimiz goller oldu. Hafta içi yaptığımız çalışmalarda da tekrar pas yaparak çıkmayı denedik. Lakin rakibimizin de bu kahrımızı tahlil ettiğini göz önüne alarak merkezde bize baskı yapmaya çalışacağını düşündük. Bu nedenle pasla çıkmayı oyuncularımdan bu maç için çok istemedim. Donk ve Ozornwafor’un oynayacağını hesaba katarak atılacak uzun topların Kamara ya da kenardaki oyunculara gönderilmesini planladık. Zira stoperleri uzun, iki bekleriyse kısaydı. Diouf iyi bir sıçrama yeteneğine sahip olsa da kenarlardan gelerek daha başarılı olacağımızı düşündük. Fakat ne vakit ki Gedson Fernandes’in oynayacağını öğrendim, soyunma odasında kaleci ve oyuncularımıza topları ona yakın atabileceğimizi belirttim. Çünkü oradan bir avantaj elde edebilirdik. Hakikaten Fernandes, Diouf’tan daha kısa. Bu değişikliği son dakikada yaptık. Bu da sonuca gitmemize yardımcı oldu. Bu türlü bir çalışmamız vardı ve bunu da alanda uygulamış olduk.” yorumunu yaptı.

“HEDEFİMİZ BİRİNCİ 10”

Başarılı teknik adam, oyuncuları nasıl motive ettiğine yönelik soruya ise Asistanaliz ekranlarında şu cevabı verdi: “Oyuncularımız, teknik grup olarak yaptığımız tahlil ve çalışmalarla bu işi ciddiye aldığımızı görüyor. Şu anda maç eksiğimiz olmasına karşın Alanyaspor ile puanları eşitledik. Onlar beşinci sırada ve bizimle tıpkı puana sahip. Bizim için beşincilik de dayanılmaz bir maksat. Döneme başladığımızda ligde kalıcı olmayı, bunu erken başardığımız takdirde ise ligi birinci 10’da bitirmeyi ve yakaladığımız fırsatları sonuna kadar kullanmayı hedeflemiştik. Artık de dönemi birinci 10 sıra içerisinde tamamlamak istiyoruz. Futbol, profesyonel yapılan bir iş. Oyuncularımız her galibiyet sonrasında prim kazanıyor. Bu da başka bir motivasyon kaynağı.”

“KADROYU BOZMAYACAĞIZ”

Erdoğan, ileriye dönük maksatları hakkında ise “Orta vadede bu takımın %80-90’ını korumak istiyoruz. Ortamızdan ayrılacak oyuncular olursa onların yerini de iyi transferlerle doldurmayı hedefliyoruz. Zira bu kadroyu gelecek dönem öncesi bozmak istemiyorum. Şu anda oturmuş ve birbirini tanıyan bir takıma sahibiz. Nasıl yarar alacağımızdan emin olduğumuz isimler var. Oyuncu kümesinin aidiyet duygusu hissetmesi, kadroya sahip çıkması ve aile ortamı oluşturması da çok kıymetli. Bu son dediklerimi oluşturmak çok sıkıntı. Biz bunu şimdi birinci dönemimizde başardık. Eksik bölgelere yapacağımız iyi transferlerle önümüzdeki dönem da futbolseverlere keyif veren ve hamle oynayan bir kadro yaratmak istiyoruz. Lakin bunun planlamasına şimdi başlamadık. Zira dönem devam ediyor. Yeniden de kısa, orta ve uzun vadeli planlarımızı da yapıyoruz. Maksadımız öncelikli olarak oyuncuların bu işi yaparken keyif almaları ve memnun olmaları. Nitekim birebir keyfi izleyenlere de yaşatıyorlar.” tabirlerini kullandı.

“AVRUPA MAKSADIM ELBETTE VAR”

Erdoğan, Bundesliga yahut Premier Lig amacı olup olmadığına yönelik soruya da “Tabii ki var. Yok desem palavra olur. Fakat adım adım ilerleyeceğiz. Kendimizi geliştirmemiz ve hazır olmamız lazım. Bu hususta kendime güveniyorum. Türk hocalarının yurt dışına gitmesinin önündeki en büyük mahzur lisan sorunu. Hele ki Almanya’da İngilizce bilmek bile yetmiyor. Pep Guardiola bile Bayern Münih’e gitmeden evvel haftalarca Almanca kursuna gitti ve birinci haftalardan itibaren röportajlarını bu lisanda verdi. Hem Almanca hem de İngilizce bildiğim için avantajlıyım. Futbolculuğumuzda nasıl ki Premier Lig, Bundesliga, La Liga yahut Serie A’ya gitmek istiyorsak hoca olarak da elbette bu tip hayallere sahibiz. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ise vakit gösterecek.” karşılığını verdi.

43 yaşındaki hoca son olarak “Çok keyifli bir sohbet oldu. Umarım bizi izleyenlere de birtakım bildirileri vermişizdir. Bu nedenle çok teşekkür ederim” dedi.

Sözcü