Hafta içinde Sözcü Skor sayfalarında okuduğunuz Galatasaray Lideri Mustafa Cengiz röportajının ikinci kısmı sizlerle. Sözcü Gazetesi Bahadır Çokişlere’e konuşan Cengiz, özel hayatından sıhhat durumuna ve Galatasaray sevgisine kadar birçok bilinmeyene karşılık verdi. Kollarında vefat eden kardeşi, okumak için çektiği meşakkatler ve çok daha fazlası…

• Tedavi süreciniz?

Çok iyi geçti. Tabipler fevkaladeydi. Bundan sonra immünoterapi. Yeni çıkan bir tedavi. Nobel mükafatı alan bir ilaç. Enjekte ediyorlar serumla. Bedenin neresinde kanser varsa onu buluyor. Yan etkisi de çabucak hemen yok. Onu yok ediyor. Dayanılmaz bir ilaç. Öbürleri yoruyor fakat bu yormuyor. Kan analizleri filan yapıldı. Ne dozda vereceklerini ayarlıyorlar. Tıp dünyası çok ilerledi. Türk tıp dünyası da harikulade. Amerika ile yarışır durumda.

• Nasıl geçti günleriniz?

Sabahları 09.00’da kalkıyorum lakin öğleye kadar dinleniyorum. 30 seans radyoterapi gördüm. 18 seans kemoterapi gördüm. ‘Nasıl dayanıyorsun’ dersen; keşke Deniz Seki söylemeseydi: Siz benim ne çektiğimi nereden bileceksiniz?

• Örnek olması açısından soruyorum. Doktora sistemli gitmek gerekiyor mu?

Gitmek gerek. Kendimi bildim bileli sigortalıyım. Ayrıyeten özel sigortam da var. Doktora dişçi hariç bir kez gitmemiştim. Bununla da övünürdüm. Artık asla övünmüyorum. Ve diyorum ki ‘Check-up yaptırın. En ufak rahatsızlığınızda doktora gidin.’ Benim doktora gitmemem boş bir övünç yani. Akciğer evvelce halledilseydi tahminen de buralara yayılmazdı. Bu büsbütün benim yanlışım yani.

• Hastalara tavsiyeniz?

Hiçbir vakit morallerini bozmamaları, önlemli olmaları. Buna biz eski lisanla ‘müdebbir’ diyoruz. Tıpkı vakitte mütevekkil olmaları gerektiğini söylüyoruz. Tevekkül, Allah o kadar.

• Nasıl moral depoladınız?

Toplumsal medyaya girerim, esprili ne varsa takip ederim. Ne kadar gülünecek şey var, bendedir. Bayılıyorum; ne fırlama çocuklar var! Kimileri ile tanışmak isterim.

ARAYAN HANGİ MUSTAFA?

• Mustafa Cengiz: Ameliyat sonrası çok komik şeyler oldu. “Beni işten atarlar” demesine karşın hasta bakıcıdan bilinmeyen telefon aldım. Ağır bakımdayken Yusuf’u (Günay) aradım. “Siz kimsiniz” dedi. Oğlumu aradım “Siz kimsiniz” dedi.
• Yusuf Günay: Sabahın 6’sı mı ne. Bilinmeyen bir numara. “Yusuf bugün 19 Mayıs mı? Şu Denizbank’ı ara…” Dedim ki “Siz kimsiniz?” Karşılık şu: “Ben Mustafa.” Sordum: “Hangi Mustafa?”

“KAYNAĞI GALATASARAY”

Başkan’a “Hiç doktora gitmediniz mi” diye sordum. Yanıt şu oldu: “Hiç ya, tövbe ya! Hekimlere dedim ki ‘Benim midede bir şey yok. Taşı ver öğüteyim. Meksika biberi ver yiyeyim.’ ‘Hiç fark etmez, midende kanama var, kanser’ dedi. Endoskopi, kolonoskopi. İşim gücüm bayılmak. Süratli davranmak zorunda kaldılar. 1 ay içinde ameliyata girdik. Niçin üst üste ameliyat yaptılar? Zira akciğerdeki kansermiş bunu yaptıran. O kanser tedavisine başlamak için bunu yaptılar. Beyin tahminen bağımsız olabilir 1-2 yıllık. Hanım ‘Galatasaray’ dedi! Keder manasında yani. 1 ay içinde hem bağırsak hem mide hem beyin ameliyatı oldum.”

“30 MİLYON ÇOCUĞUM VAR”

“Ameliyatı yapan kalabalık hekim takımının içinde çok hasta Galatasaraylılar da vardı. Transfer ile ilgili tek söz etmedim. Uyandırırken konuşturur hekimler. Kimi özel sorular vardır. Bu sorulara yanlışsız yanıt vermeniz gerekir. Bir sorun varsa o dakika müdahale etmeleri için. Uğur Cinse dünyanın en büyük beyin cerrahlarından. Ameliyattan çıkardılar. Tabip adımı, soyadımı, doğum tarihimi, eşimi sordu. ‘Kaç çocuğunuz var’ dedi. Karşılığı verdim: 30 milyon.”

“DOKTORLAR KARARSIZ KALDI”

“Kemoterapiye başlamadan önce beyni halletmezsen güç. İlaçlar evvel kanserli hücreleri büyütüyor sonra küçültüyor. Beyinde bir şey büyürse bir yere değme riski var. Milimlerle hareket ediyorsunuz. Bu ameliyat yapıldı. 10-12 gün hastanede kaldık, başta mideyi aldırma planı yok. İkinci ameliyat şok tesiri yarattı herkeste. Hekimler ikiye bölündüler. Hekimlerin yarısı diyor ki ‘Ameliyat masasından kalkamaz, mümkün değil. ‘Ameliyatta gider’ dediler; sonradan ‘Yoğun bakımdan çıkamaz’ dediler.”

“ERDOĞAN’I SEVİYORUM”

“Cumhurbaşkanı’nı niçin seviyorum? Devamlı aradı. Tabipleri da aradığını öğrendim. İnsani bir tarafı var. Birçok siyasi de aradı.”

“PEREZ ASİL ADAM”

“Real Madrid Lideri Perez beni çok sever. Real Madrid maçında 6 yedik. Bende bir hız var, utanıyorum! Telefonda torunumun fotoğrafını gördü. 15 dakikada forma yaptırıp verdi. 6 gol attı, bir sefer sevin ya! Ayağını kıpırdat ya! Kıpırdatmadı, asil bir adam.”

CENGİZ’İN BİLİNMEYEN İBRETLİK KISSASI

Mustafa Cengiz’i bir de onu en yakından tanıyanların ağzından dinleyelim istedik. Unutamadığı kardeşi, okumak için çektiği meşakkatler ve siyasal bilgiler fakültesine uzanan sıkıntı bir yolculuk…

“Nizipli 6 çocuklu bir sabun tüccarının oğlu Mustafa Cengiz. Büsbütün feodal bir nizamda yetişiyor. Babasıyla bir babanın oğluyla akşam yemeğinde ettiği sohbet kadar konuşuyor tahminen de hayatı boyunca. Annesi ve babasına yalvarıyor, kardeş istiyor. Annesi, ‘Oğlum kâfi esasen 5 kardeşsiniz’ diyor. Allah nasip ediyor. Ortaokulda okuduğu periyot annesinden kardeşinin isminin Metin Oktay’dan sebep Metin olmasını istiyor. Dediği oluyor ve kardeşi Metin doğuyor.

KOLLARINDA CAN VERİYOR

Kardeşine top oynatıyor 4-5 yaşlarına kadar, neredeyse o bakıyor. Kardeşi Metin ateşleniyor bir gün Mustafa Cengiz’in kucağında ağlıyor. Koşa koşa götürüyor hükümet tabibine… Neyi var? Gazı vardır. Akşam meskene geliyorlar ‘Abi benim çok karnım ağrıyor’ diyor. Nizip-Antep ortası 50 km. Annesi, babası ve Mustafa Cengiz gece saat 12’de Metin de ağabeyinin kucağında çıkıyorlar yola. Ağabeyi, ‘Metin iyi misin?’ derken ‘Metin, Metin…’, Metin Mustafa’nın kucağında vefat ediyor. Mustafa Cengiz yıkılıyor, isyan ediyor.

ARKADAŞIYLA ANTEP’E GİDİYOR

Gelelim hani o Antepli diye şivesiyle dalga geçtikleri Mustafa Cengiz’e… İlkokulu Nizip’te okuyor. Babasının sabunhanesi var. Lise Nizip’te yok Babası diyor ki “Ortaokulu bitirince artık dükkanda çalışsın.” Mustafa Cengiz, ‘Ben okuyacağım’ diyerek karşı çıkıyor. Öğretmeni çok zeki bir öğrenci olan Mustafa’nın eğitim hayatını noktalamasını istemediği için Gaziantep Lisesi’nde okuyabilmesi ismine aracı oluyor. Öğretmeninin yardımıyla ve bir arkadaşı ile güç koşullarda Gaziantep’e gidiyor ve okuyor. Babası güç da olsa ikna oluyor. Annesinin hissesi da oğlunun okumasında çok büyük. Eşine baskı yapıyor.

OKUMAK İÇİN SİYASALI KAZANIYOR

Sonra Orman Fakültesi’ni kazanıyor. Babası ‘Ne yapacakmış okuyup da, dükkana yardıma gelsin’ diyor. Mustafa Cengiz bunu duyunca mermi yemiş üzere oluyor. Sonraki gün lise öğretmenine gidip soruyor, ‘Hocam bana söyler misin en yüksek okul hangisi? Ankara Siyasal Bilgiler’ diyor. Mustafa 1 yıl babasına yardım ediyor dükkanda ve bâtın zımnî imtihana hazırlanıyor. Ve Ankara siyasalı kazanıyor. Annesine diyor ki ‘Ben bunu kazandım. Babama söyle…’ Gurur işte. Babası diyor ki, ‘İyi en berbat vali olur.’ Mustafa Cengiz bavulu topluyor Ankara’nın yolunu tutuyor.

Sözcü