İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, Habertürk TV canlı yayınında soruları yanıtladı. Akşener’in değerlendirmelerinden satır başları şöyle:

“ASLINDA DAİMA BİRLİKTE YANDIK”

* Madımak olayının olduğu yıl, bundan 28 yıl evvel Üniversitede hocaydım bu mevzu ile ilgili gazetede haftalık yazı yazıyordum. Orada Hepimiz birlikte yandık başlıklı bir yazı yazmıştım. Aslında hepimiz birlikte yandık.

* Bizim jenerasyon içinde çok üzüntüyü barındıran bir kuşak keşke bu kederlerin tekrarlanmaması için yeni jenerasyonları anlatacak bir dururumuz olsaydı. Gerçekten çok makus bir şeydi tekrarlanmamasını diliyorum.

“İSTANBUL MUKAVELESİ HEPİMİZİN MESELESİ”

* İstanbul Mukavelesi ister muhafazakar, ister seküler, ister kentli, ister genç, ister yaşlı Türkiye’de bir çok bayanın kendisini garanti altında hissettiği bir kavram oldu. Bayan olarak çok yalnız hissedeceğiz.

* Kanun karşısında, hukuk karşısında, adamların karşısında kendimizi bir korunma çerçevesi içerisinde yalnız kalacak. Kendini farklı tanımlayan erkeklerin itirazı üzerine çıkıldı. Ak Parti imzaladı, bu bahiste da övmekten geri durmadık.

* Bir küme adam itirazı sonucunda çıkıldı. Bununla ilgili pek çok bayan Danıştay’a itiraz edildi, Danıştay reddetti. Biz iki prensip üzerinden itiraz ettik birincisi uygunluk kim uygulamaya koyduysa oranın bundan vazgeçme hakkı olduğunu ve TBMM’nin aldığı karardır TBMM’den kaldırılır.

* TBMM’nin aldığı bir kararı şahsım devleti şahsım ülkesi ve şahsım hukuku haline döndü. Bu hepimizin sorunu, onun için de İstanbul Mukavelesi yaşatır demeye devam edeceğiz.

* Bayanların öncelikleri farklılaştı, sorunları değişti, ikincisi teknoloji gelişti artık toplumsal medyanın içinde oluşan yeni kıymetler var bu bayan içinde o denli oldu. Benim başım açık fakat başörtüsü konusunda çok dayanak oldum.

* O vakit da bayanlar ortasında dayanışma vardı. Bayanlar ortasında bayana dair olaylarda bir dayanışma var onu çok pahalı görüyorum ben.

* Dehşet bütün talepleri merdiven altına iter. O dehşet sandığa yansır. Artık her gün çok çeşitli kıssalar var. Bayana yönelik şiddet konusunda yapılan hareket planı öteki bir şey İstanbul Mukavelesi’nin tekabül ettiği alan diğer bir şey.

* İstanbul Mukavelesi içinde birçok şey var bayana yönelik. Yalnızca dayak yiyen, istismara uğrayan bayan üzerinden değil toplumda bayanın varlığının görünür olmasının, hukuk karşısındaki eşitliğinin hepsinin içinde yer aldığı bir mukavele.

“KANAL İSTANBUL, İSTANBULLUYA DEĞİL MÜTEAHHİDE YARAR SAĞLIYOR”

* Biz kalkınmacı bir partiyiz. Türkiye’deki mega projelere büyük yatırımlara karşı olmamız mümkün değil. Kanal İstanbul denilen husus ne? Vatandaşın kaygısı bir iktisat, alt kırılımı işsizlik, yoksulluk, ithalat ihracatın getirdiği daralma.

* Bir diğer şey var o da adaletsizlik. Adalet talebi var. Bu kanal sürdürülebilir kalkınmaya yönelik, istihdama yönelik, üretime yönelik bir yarar sağlıyor mu? Hayır. Bu kanalın İstanbulluya Türkiye’ye yarar sağlamadığını gördük, oraya girecek müteahhide, tarlaları alanlara bir rant gidiyor onun dışında işsizlik yoksulluk üzere sorunlara dair hiçbir yararı yok. İstek kavaramı da yok.

* Kanal İstanbul’un yapılacağından haberi olmayan beşerler var fakat haberi olanların hepsi hayır diyor. Sayın Erdoğan bir referandum yapsın istek kavramı yok. Biz bunu niçin yapıyoruz? Artık inat etti borç alıyor. Biz de dedik ki, sakın ola ki buraya para vermeyin biz ödemeyeceğiz. CHP Genel Lideri da tıpkı şeyi söyledi öteki muhalefetin başkanları de tıpkı şeyi söyledi.

* Tiksindirici borç diye bir kavram var. Şaibeli borçlarla ilgili bir tarih bu. Bunun da üç unsuru var, bir finans kuruluşları bu mevzuda bilgilendirilmesi oldu mu? Evet bilgilendirildi verirseniz ödemeyeceğiz parayı. İki milletin isteği var mı? Yok.

* Alınan borç milletin menfaatine kullanılacak mı? Üç unsurun üçü de tamam hasebiyle Sayın Erdoğan’ın kendisinden alınacak bu borç onun için ayağınızı denk alın. Bunun gibisi Ekvador’da ve Haiti’de yapılmış. Biz niçin büyük projelere karşı çıkalım. Yabancı yahut yerli yatırımcı neye nazaran gelir inançla ilgili gelir.

“TÜRKİYE İSMİNE KORKUYORUM”

* Sedat Peker’in açıklamalarını dikkatle takip edenlerden birisiyim. Gözden kaçan bir şey var. Ben o günden beri Türkiye ismine çok korkuyorum. Osmanlı’da, işgal devrindeki Türkiye’de, Cumhuriyet evresinde tapunun delinmesi olmadı.

* Paramount Oteli’nin sahibinin kızının konuşmasını dinledim. Tapu olarak üzerinizde olan bir şeyin üzerine çökülme diye bir kavram olmamıştır. O çökmeyi lakin hakim alabilir. Onu gördüm ben. Bu ülkede tapu delinmiş. Tapunun delinmesi her şeyin sorgulanması manasına gelir. Kimse bunun üzerinde durmadı.

* Zonguldak’a gittik bir bayan geldi yanıma. ‘İmam nikahıyla evliydim, 2 çocuğum var, kocam öldü, 6 bin lira emekli maaşı bağlandı’ dedi. Bir de konutları varmış. Velayet üzerinden çocukların üzerine mesken kalmış.

* Bayanın savına nazaran, ailesi, ‘Kötü yola düştü’ diye rapor alıyor. Meskenden atmışlar. Çocuklar çocuk esirgemede. Bayan sokakta yaşıyor. Fabrikanın, otelin tapusuna çökülmesi üzere konut tapusu, aynısının birebiri.

* Ben bundan korkuyorum. Buradan ilan ediyorum. Tapu delinmesi canla birebirdir.

“BENİM TEKLİFİM TEK ADAYLA GİDİLMESİ YÖNÜNDE”

* Cumhur İttifakı 2017’den beri iki siyasi birlikte yürüyor. Biz İYİ Parti’yi kurduk seçime gidilmesi kelam konusu oldu bizim de millet ittifakı ismini verdiğimiz bir ittifak modelimiz ortaya çıktı. 31 seçimlerine giderken yalnızca CHP ve İYİ Parti’nin yan yana geldiği bir ittifak modeli oldu.

* Yeni partiler kuruldu biliyorsunuz muhalefette olan siyasi partiler. Biz iş birliği yapan siyasi partileriz seçim üzerinden yanyana gelip işbirliği yapan. Cumhur ittifakı çok hissi duygusal bir model. Bizimki sistemin değişmesi üzerine bir ittifak.

* Benim şahsî teklifim alabilecek biri ile tek adayla gidilmesinin iyi olacağını söyledim. Lakin bu bir dayatma değil. Bu sistem değişinceye kadar mümkün olduğunca rekabet hislerimizi parlamenter sisteme geçişten sonraya bırakmak gerekir. Bugünkü sistemle Meclis işleri sıfıra geldi.

“SEÇİMLERDE HDP’NİN SİSTEMİNE GEREKSİNİM VARSA SAYIN ERDOĞAN BİR DAKİKA BİLE DÜŞÜNMEZ EL SIKIŞIR”

* HDP’nin kurumsal yapısı ile ilgili bir fikrim yok. Anayasa Mahkemesi’nin Gergerlioğlu ile ilgili kararının en kıymetli tarafı oy birliği ile olması. Sayın Erdoğan’ın en yakın olduğu insanlardan biri İrfan Fidan’ın da imzası var.

* HDP’yi kurumsal olarak çok şeytanlaştırmıştı Ak Parti MHP de dahil olmak üzere, çok uzun vakittir yapılan bir davranış biçimiydi. CHP’nin de İYİ Parti’nin de öbür partilerinde seçmenlerinin bu şeytanlaştırma işinden etkilendikleri görüldü.

* Seçimlerde şayet HDP’nin sistemine muhtaçlık varsa Sayın Erdoğan bir dakika bile düşünmez el sıkışır. HDP’nin yöneticinin talepte bulunması diğer bir şey. Anayasa Mahkemesi’nin kararı üzerinden bakarsak, bireylerin üzerinden değil hukuk üzerinden bakmanın yararı var. Hukukta bunların kıymetinin olmaması gerekiyor.

“İKTİDARDAN YANA OLMADIĞINIZ VAKİT SİZ HER ŞEYSİNİZ”

* HDP bu şeytanlaştırma hareketine karşılık onu fonksiyonsuz kılacak bir tavır alamadı. 31 Mart seçimlerine giderken Sayın Erdoğan hepsine kızdı bütün Kürtlere bana da dedi bize terörist dedi. Artık HDP’ye oy veren seçmen artı Kürtler kimsenin hiçbir siyasi partinin marabası değil.

* Bugün HDP’ye oy veren yarın diğer bir siyasi partiye oy verebilir. Lisan o kadar berbatlaştı ki, Kürtlerin kırılmasına kadar gitti. Her Kürdün PKK’lı olduğuna inanılmasına sebep oluşturuldu, sebep olan da Tayyip Erdoğan. Bu olmaz olamaz.

* Biz HDP ile yan yana gelmeyebiliriz, fikirlerimiz uyuşmayabilir bu diğer bir şey ancak siz Kürt olan bir kişiyi PKK’lı olarak yaftalarsanız bu devlet insanı olmaya yakışmaz. Ben Türküm benim olmadığım sıfat kalmadı.

* İktidardan yana olmadığınız vakit siz her şeysiniz. Bunun değişmesi gerekiyor, seçmenin velinimet olması gerekiyor. Türkün de Kürdün de nefes alması gerekiyor.

“SAYIN ERDOĞAN SEÇİLEMEYECEK”

* Erdoğan nitekim çok seçilmek istiyor lakin mümkün değil. Sarayın içinden çıkamıyor. Artık anketler, telefonla yapılan bir anketle konuşamazsınız. Biz insanları dinliyoruz. Sayın Erdoğan seçilemeyecek Türkiye’den haberi yok. Benim konuştuklarıma şahit olsanız. Bugün sayın Erdoğan’ın kapısı çalınamaz, hatta Ak Parti milletvekillerinin bakanlarının kapısı çalınamaz.

* Gelecek Partisi’nin parlamenter sistem çalışması bir türel metin bizimki bir sistem tasarımızı, unsurlar bütünü. Bürokratik vesayeti ortadan kaldıracak kurumsal bir sistem. CHP’ninkinde ise prensipler manzumesi var biraz daha hukuk yüklü. Parlamenter sisteme geçiş konusunda hemfikir olanlar birbirinin yaptığını çalıştıktan sonra daha farklı ortaklaşılmış bir metin üzerinde çok rahat buluşulur.

“ARTAGAN DİJİTAL BİR EKOSİSTEM”

* ARTAGAN bir iktisadın dijitalleşmesi diye tanımlayacağımız bir şey. Artagan piştikçe çoğalan manasına gelen bir isim. Yolsuzluğu, dolandırıcılığı, çökmeyi, rüşveti ortadan kaldıracak bir sistem. Özü nakitsiz bir toplum yaratmak.

* Akıllı kelamların olduğu, 83 milyonun ekonomik durumunun bilindiği, bilgilerin sızmayacağı tedbirlerin alındığı, gerçek manada demokrasiyi oluşturan kurumların kullanacağı bir sistem. Mali kontrolün var olduğu bir sistem. Yapay zeka ile oluşturulan bir sistem. Türkiye kaynakları olan bir ülke lakin o havuzdan haldır haldır gidiyor biz daima dış borçlarla o havuzu doldurmaya çalıştık o havuz daima boşaldı.

* Vergi konusunda Türkiye dolaylı vergi cenneti. Havuzdan akan delikleri tıkadığınız tuttuğunuz para 300 milyar. EYT sorunu yıllık 15 milyar, ÖTV’siz araba yıllık 17 milyar, gençlik maaşı yıllık 24 milyar, öğrenci eğitim bursu 24 milyar, 100 bin yeni öğretmen takımı verseniz 8 milyar bunlar bu 300 milyarın yarısı olmuyor. Hasebiyle pak toplum, pak siyaset, pak ticaret, pak iktisat.

“SURİYE İDARE İLE KONUŞULMALI”

* Suriyeliler için şu kadar para harcandı deniliyor, bende şunu söyleyeyim 60 milyar dolar para girdi bu ülkeye. Suriye idaresi ile kesinlikle konuşulmalı. Ülkesine gitmek isteyen Suriyelilerin dönmesi için teşviklerin yapılması lazım. Bu ülkenin insanları açısından bir sorun olmasının önüne geçilmesi lazım.

* Suriyelilerin de pis lisanla itilip kakılması da yanlış. Türkiye’de daima birilerini suçlayarak yürümesi üzere bir şey var. Suriye sıkıntısında biz müdahil olduk taraf olduk ne işe yaradı. Beşer Esat diyor ki, Batı bizi çok zorluyor birden geçemeyiz, vakit içerisinde hazırız razıyız lakin yardımcı olun bize dedi.

* Barışçıl şovların yanında ateş açıldı bizde durduk. Artık ne yapacağız, Zonguldak’ta bile Suriyeliler söyleniyor bana.

Sözcü