CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencilerinin kurduğu “Kadesh Agenda” mecmuasının müellifi olan, ODTÜ öğrencileri ile bir ortaya geldi. Öğrenciler ile kahvaltı sofrasında buluşan CHP başkanı Kılıçdaroğlu daha sonra, gündeme ait sorulara cevap verdi.
“6 MİLYON 300 BİN GENÇ SANDIĞA GİDİP NASIL BİR TÜRKİYE İSTEDİĞİNİ GÖSTERMELİ”
Kılıçdaroğlu, bir öğrencinin, “Gençlerin etkin siyasete iştirakini destekleyici telaffuzlarda bulunuyorsunuz. Ama son genel seçimlerde CHP’nin bu noktada çok da başarılı bir tablo çizemediğini gördük ve sırf 2 tane genç milletvekilinin koltuk sahibi olduğunu ve hatta birinin Millet İttifakı ismine CHP saflarında Meclis’te yer aldığını görüyoruz. Bugün ise son tüzük değişiklerinde yüzde 20 gençlik kotası ile birlikte kimi yenilikler ile karşı karşıyayız. Tüm bu ıslahatların kaybedilmiş oylara karşı bir tepki olarak mı? Yoksa jenerasyon çatışmasının politikleşmesinin bir eseri olarak mı? Yorumlamalıyız? Ek olarak CHP içindeki muhafazakar yapının değiştirilmesi tarafındaki girişimlerinizi bu kapsamda nasıl değerlendirmeliyiz?” sorusuna şu karşılığı verdi:
“Birincisi muhafazakar yapı yani CHP içinde değişime karşı çıkan yapı var mı? Tahminen bu türlü bir telaffuz belirli bir vakit dilimi için hakikat olabilirdi lakin bugün kelam konusu değil. Sahiden dünyadaki değişime, Türkiye’deki değişime paralel olarak CHP de değişime ayak uydurmaya çalışıyor. Hakikat, birtakım tenkitler alıyoruz ki bizim vazifemiz alınan her eleştiriyi pahalandırmak ve ondan bir ders çıkarmak. Yoksa kişi eleştirdi diye kalkıp sen yanlış söylüyorsun demek üzere bir fikrimiz kelam konusu değil. İkincisi Türkiye nüfusu genç. 2035’ten sonra Türkiye yaşlanmaya başlayacak. Münasebetiyle 2035’e kadar Türkiye’nin çok önemli bir atılım yapması lazım her alanda. İnsan gücü genç güç dolu olan bir emeğin kesinlikle üretime dönüştürülmesi gerekiyor önümüzdeki yıllarda. Bunun için de gençliğin siyasete girmesi lazım. Bu benim en büyük arzum. Gençler siyasete nasıl girecek? Öncelikle siyasete ilgi gösterecekler, hangi partiye kendilerini yakın hissediyorlarsa o partide vazife alacaklar, milletvekili olacaklar bu uğraşlarını yapacaklar. O vakit parlamentoda daha fazla genç sayısı olabilir. Ayrıyeten bizim yüzde 33 cinsiyet kotamız var. Gençler inandıkları bir partiye çok sayıda üye olur ve üye olduktan sonra da ön seçim isterlerse gençler ön seçimde kendi adaylarını belirlerler cinsiyet kotasında bayan yahut erkek kimi istiyorlarsa onu siyasetin üst katmanlarına taşıyabilirler. Buna biraz zorluyorum gençleri. Önümüzdeki seçimlerde 6 milyon 300 bin genç sandığa gidip nasıl bir Türkiye istediğini göstermeli. Kendi beklentilerine uygun bir partiye oyunu vermeli, güçlü bir değişime imza atmalı.
“YÖK’ÜN KALDIRILMASI LAZIM”
Bir öğrencinin üniversite özerkliği ve Yükseköğretim Şurası (YÖK) konusundaki sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Eğer biz bu ülkeye gerçek manada demokrasiyi getirmek istiyorsak, şayet bu ülkede beşerler kanılarını özgürce tabir etmek istiyor ve siyaset kurumu da buna ‘evet’ diyorsa yapacağımız birinci şey Türk hukuk sistemini darbe hukukundan arındırmak. YÖK ne vakit geldi, 12 Eylül’de üniversiteleri terbiye etmek için geldi. Şayet biz gerçek manada demokrasi istiyorsak üniversiteler üzerindeki baskıyı kaldırmamız gerekiyor. Üniversiteler bilim yuvalarıdır. Üniversitelerde fikre sınırlama getirilmez, üniversitelerde her türlü fikir özgürce tartışılabilmeli, en muhalif niyetler bile rahatlıkla lisana getirilmeli. Kimse alışılmamış bir fikir lisana getirildi diye üniversiteden atılmamalı, gözaltına alınmamalı, mahpusa atılmamalı. Zira kanıdan korkan bir siyaset kurumu kendi ülkesine bir fayda getiremez. YÖK’ün kaldırılması lazım. YÖK kaldırıldıktan sonra her şey düzeliyor mu? Hayır. Üniversitelerin yine kendi kültürünü oluşturabileceği atmosferin yaratılması lazım. Üniversite farklı bir dünya. Üniversite kendi rektörünü kendisi seçebilmeli, üniversite öğrencilerinin idarede kelam sahibi olabilmesi lazım. Üniversiteler üzerinde önemli baskı var, en tipik örneği Boğaziçi Üniversitesi” formunda konuştu.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ BİR HAFTA İÇİNDE YÜRÜRLÜĞE SOKACAĞIZ”
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine dair soruya da karşılık verdi. Bu mukavelenin parlamentodan oy birliği ile çıktığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları lisana getirdi:
“Erdoğan ne olduğuysa bir gece yarısı, bir kararnameyle İstanbul Sözleşmesi’ni iptal ettiğini ilan etti. 600 milletvekilinin onay verdiği ve yasalaştırdığı kanunu bir kişinin iradesiyle siz yürürlükten kaldıramazsınız. O vakit Meclisi kapatın. Buna yönelik dava açıldı fakat ne yazık ki reddedildi. Türkiye genelinde 306 bayan örgütü var, olayı bir AK Parti-CHP çatışmasından uzak bayan hareketinin öne çıkmasını istedik. Olayı bir iki parti ortasındaki hengamenin ötesine taşımamız lazım, bayanların kendi hakkını savunması lazım. Lakin ben inanıyorum, şayet sahiden 6 milyon 300 bin gencin oyuyla iktidar yolu açılırsa, birinci bir hafta içinde bir kararname ile İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe koyacağız. Şayet bir kararname ile kalkıyorsa yeniden bir kararname ile yürürlüğe girebilir. Ben Danıştay’ın verdiği kararın da hukuksuz olduğuna inanıyorum. Parlamentonun iradesi bir kişi tarafından gasp edilmiştir. Adalet yoktur burada. Lakin bayanlar bu gayretlerini sürdürecektir.”
Sözcü
