Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu’nu ziyaret etti.
Görüşmenin akabinde ortak basın toplantısı düzenleyen önderler basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
İNSAN HAKLARI AKSİYON PLANI
“Cumhurbaşkanı Erdoğan katkı vermek isteyen tüm kesitleri ‘Sivil anayasa çalışmasına dayanak vermesini bekliyoruz’ dedi. Ak Parti’nin partilerinize bu türlü bir teması oldu mu? Sivil anayasa tartışmalarını nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna önderler şu karşılıkları verdi:
Karamollaoğlu:
* Ak Parti’den ya da Sayın Cumhurbaşkanı’ndan bizimle bu türlü bir temasları olmadı. Bu türlü bir talep gelmedi. Ben son yaklaşımları, yani anayasa değişikliğini kanunlarda yapılan değişiklikleri kusura bakmasınlar lakin şahsen önemsemiyorum.
* Kanunları değiştirmek yeri geldiği vakit gerekli fakat temel olanı mevcut kanunlara uymak zihniyet değişmeden kanunların değişmesi hiçbir şey tabir etmiyor. Bugün ‘anayasanın kimi hususlarına uymuyoruz’ derseniz yeni değiştireceğiniz hususa uyacak mısınız?
* Onun için zihniyetler ve yaklaşımlar değişmeden Türkiye yalnızca kanunlar ve anayasa değiştirmekle gidişatta bir değişiklik olacağı kanaatinde değilim.
Davutoğlu:
* İnsan Hakları Hareket Planının başarılı olabilmesi için bir; niyetiniz açık olacak, iki; samimi olacaksınız, üç; bunu hareketinizde göstereceksiniz. Yani ben ortada ne bir iyi niyet görüyorum ne samimiyet görüyorum ne de halde tavırda İnsan Hakları Aksiyon Planına uygun bir hal görüyorum.
* Niyet gündem değiştirmek. Samimiyet olmadığının çok açık işareti. Bugün Türkiye’de yasaklar ortamının, kaygı ikliminin yapıtı sizsiniz, sorumlusu sizsiniz. Evvel o kaygı iklimini dağıtın sonra İnsan Hakları Hareket Planından bahsedin.
* Genel Lider Yardımcımız sokak ortasında siyasal terör ile yaralanıyor hastaneye kaldırılıyor. Kan kaybından hayati tehlike geçiriyor. Zanlıları 15 gün kalıyor içeride ve dışarı çıkarılıyorlar.
* Boğaziçi Üniversitesi’nde şu yahut bu bahiste sizinle farklı düşünen öğrenciler rektörle ilgili şov yapıyorlar terörist diye içeri alınıyorlar yahut benzeri uygulamalar.
* Artık bu türlü bir iklimde İnsan Hakları Hareket Planının samimiyetinden bahsedilebilir mi? Aksiyonda hiçbir şey görmüyoruz. İnsan hakları kelamla değil davranışla, hürmetle, kutuplaşmaya karşı tutumla ortaya konur.
DAVUTOĞLU: BENİM BAŞBAKANLIK DÖNEMİMDE SUNDUĞUMLA BENZERLİKLER VAR
* Bu İnsan Hakları Hareket Planı diye açıklanan konuların şeffaflık dahil bir çok konusu benim başbakanlık devrinde açıkladığım ve o vakit da başbakanlığıma da mal olacak halde reaksiyon gösterdikleri ögeler.
* Islahat dedikleri şeylerin prensiplerine bakın ve o günkü metinlerle karşılaştırın neredeyse copy paste (kopyala yapıştır) üzere benzerlikler göreceksiniz. Pekala o vakit biz bu 5 yılı niçin kaybettik?
* Ortada hiçbir formda insan haklarına hürmet yok. Türkiye insan hakları karnesinde yüz kızartıcı bir yerdedir dünyada. En çok gazetecinin hapishanede olduğu, saldırganların mafya çetelerinin infaz kanunuyla dışarı çıkarıldığı bir yerde hangi insan haklarından bahsedebilirsiniz?
* Anayasa uzun devir kamuoyunu meşgul etmek için elverişli bir şeydir. Cumhurbaşkanı, ‘Biz darbe artığı anayasadan kurtulacağız’ diyor.
* Net olarak söylesin, hangi unsurlar darbe artığı? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi varken ve o dokunulmaz iken Sayın Bahçeli sonları çiziyor Anayasa’da neyin konuşulup neyin konuşulmayacağını.
* Sayın Erdoğan bir çerçeve oluşturmaya çalışıyor kendince sonları da Bahçeli çiziyor. Sivil anayasa olacaksa evvel fikir özgürlüğünü, insan onurunu temel alacaksınız.
* Temel hukuk devleti kurallarını temel alacaksınız. Siyasi ahlakı öne çıkaracaksınız. 12 Eylül Anayasası’na biz temelden karşıyız. Darbeyle gelen anayasanın meşruiyeti olmaz.
* Bugünkü anayasa yasaldır o manada söylemiyorum. Toplumsal meşruiyeti kastediyorum. Var olan anayasayı tanımadığınızı söylüyorsunuz uygulamada… Sivil anayasanın hangi ögelerden ibaret olacağını tanımlamaları lazım. Milleti diğer gündemlerle oyalamamakta yarar var.
DAVUTOĞLU’NDAN FEZLEKE YORUMU
* O gün bütün muhalefet partileri HDP de dahil CHP de dahil, dokunulmazlıkların kaldırılması görüşünü söz ediyorlardı. Kimi çevreler ise yalnızca bir partiye dönük olarak dokunulmazlığın kaldırılması talebinde bulunuyorlardı.
* Muhalefetin de görüşlerini göz önünde alarak, onların da mutabık kaldıkları çerçeve olarak tek bir partiye ve tek bir partinin vekillerine karşı dokunulmazlıkların kaldırılmasını hakikat görmediğimi söz ettim. Bütün dokunulmazlıklar, kürsü dokunulmazlığı hariç, kaldırmaya varız dedim, kaldırdık.
* O günkü muhalefet partileri de bunu talep ediyorlardı. Şu anda da birebir kanaatteyim. Kürsü dokunulmazlığı hariç milletvekillerinin öbür vatandaşlardan bir farklı olmaması gerektiğini düşünüyorum.
* Bugünkü fezlekeler ise, ilkesel bir çerçeveden bakılarak gelmiş fezlekeler değil. Hukuksal boyutundan daha çok siyaseti dizayn etme çabası… Bu bir siyaset mühendisliği. Biz parti olarak kendimizle ilgili de her türlü Meclis soruşturmasına açığız.
* Burada tüzel süreçlerden daha çok pak siyaset anlayışından, teröre karşı çabadan daha çok siyaseti dizayn etme gayreti var. Fezlekelerin temel maksadı siyaseti dizayn etme uğraşı olduğu için tavrımız açıktır. Kimse siyaseti bu yolla dizayn etme eforuna giremez, biz buna karşı çıkarız.
“KİMİ KİME ŞİKAYET EDİYORSUNUZ?”
“Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, ‘demokrasi açığı varsa bütçe açığı olur. Hukukun olmadığı yere yatırımcı gelmez’ dedi bu cümleleri nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna ise başkanlar şu cevapları verdiler:
Karamollaoğlu:
* Bugünkü durumu hoş tanım etmiş. Kendilerine teşekkür ederim bu kadar açık ve net konuştuğu için.
Davutoğlu:
* Motamot bu ifadeyi kullandığım onlarca konuşmam var. Özgürlük açığının olduğu yerde demokrasi olmaz, demokrasi açığının olduğu yerde yatırım gelmez. Herhalde çok geç fark ediyorlar kimi gerçekleri. Fark etmeleri iyidir.
* Ama Adalet Bakanı’nın lisanıyla Sayın İçişleri Bakanı’nın lisanı, her birinin lisanıyla Sayın Cumhurbaşkanı’nın lisanı bir yerde buluşmak zorunda. Buluşamıyorlar bir türlü. Bu gerçek bir tespittir fakat bu demokrasi açığının sorumlusu Adalet Bakanı’n da içinde olduğu bugünkü iktidardır.
* Bütçe açığı kimin yapıtı? Hazine ve Maliye Bakanının yapıtı. Demokrasi açığı Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı’nın yapıtı temelde hepsinin toplamı da Cumhurbaşkanı’nın yapıtı. Kimi kime şikayet ediyorsunuz?
“BÜTÜN GAYRET MECLİS’E BAŞKA PARTİLER GİREMESİN”
Bir gazetecinin, “Numan Kurtulmuş seçim barajının bir manası kalmadığını söz etti bunu nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna Karamollaoğlu, “Bir fikir katılaşmadan üzerine çok fazla şey söylemeyi ben hakikat bulmuyorum. Bütün efor Meclis’e öteki partiler giremesin. Daha azı girmesi için bir tarafını önleyemezsek öbür istikametini önleyelim gayreti. Lakin sonuçta bu tuzaklar kurulur bugünkü iktidar kendi kazdığı çukura kendisi düşer diye düşünüyorum” derken Davutoğlu ise şu karşılığı verdi:
“Sayın Kurtulmuş da dahil AK Parti yöneticileri bir fikir beyan ettiğinde ben genelde 24 saat beklemeyi uygun görürüm zira kesinlikle Sayın Bahçeli’den o fikir karşısında yeni bir ayar gelir ona nazaran konumları daha netleşir diye düşünüyorum. Sayın Kurtulmuş’un evvelki tabirlerinden sonra nasıl bir ayar gördüğünü hepimiz biliriz münasebetiyle bir görelim tabloyu”
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İfade ve basın özgürlüğüne ait standartları yükseltmek için gazetecilerin mesleksel faaliyetlerinin kolaylaştırılmasına yönelik önlemleri geliştiriyoruz” kelamlarını pahalandıran başkanlar şunları söyledi:
Karamollaoğlu:
* Gülelim mi ağlayalım mı? Diyorum ben. Yani ‘şuandaki basın özgürlüğü kâfi değil biraz daha açalım mı?’ demek istiyor yoksa ‘bugün elimizde bizim karşımıza çıkacakları cezalandıracak kafi imkanlar yok bunu biraz daha geliştirelim mi?’ diyor tam söylediğinin zıddı. Bekleyip göreceğiz.
Davutoğlu:
* Basın özgürlüğü alanını genişletelim dediğine nazaran Sayın Cumhurbaşkanı hapishanede olan gazetecilerin açık görüş saati biraz arttırılacak herhalde yoksa öbür şey yok. Türkiye dünyada en fazla tutuklu gazetecilerin olduğu ülkelerden biriyse bunu sebeplerini araştırmak gerekir.
Sözcü
