Daha maçın başı… Kendi meskeninizde özgür vuruş karşılıyorsunuz. Evvel Skrtel vuruyor, göstere göstere… Direkten dönüyor, top… Sonra Mahmut tamamlıyor ve golü yiyor, Fenerbahçe… Ceza alanı içinde rakibe bu türlü konum vermek, oyun konsolu oyunlarında bile bu kadar kolay değil, inanın.

Sahanın kritik diye isimlendireceğimiz bölgeleri, AVM’ler üzere, Fenerbahçe’de… Bir grup, şayet kaybettiği puanlar çok olursa, buna en azından hırslı, mücadeleci, kaotik refleksler göstererek reaksiyon vermeye çalışır. 20 dakika geçti, tık yok Fenerbahçe’nin oyununda… Hakemin VAR ikazına karşın, Gustavo’nun kayarak geldiği ve sarı kart gördüğü kararında ısrar etmesi, tahminen Fenerbahçe’yi düzeltir, diye düşündüm. Fenerbahçe alanda, kompakt yapıda bile duramıyor, birden fazla vakit. Bu yüzden ayrıntılı oyun planı yok. Hayret ediyorum. Ekipte, tecrübeli oyuncu sayısı çok fazla. Lakin coşku yok.

Son 5 maçının üçünü kaybedip, bir beraberlik ve yalnızca bir galibiyet ile Kadıköy’e gelen Başakşehir de üstün oynamadı. Geçtiğimiz yıllarda, rakipleri gol konumuna bile güç girerken, bu dönem, problemini halledememiş hali devam ediyor, Başakşehir’in… Ve Volkan’ın büyük yanılgısıyla Sangare, umut getirdi, Fenerbahçe’ye… Korner kullanma ustası Caner, tekrar işini iyi yaptı. İkinci yarının başındaki bunalımlı dakikalardan sonra Tisserand’ın golü, ilaç üzere geldi, Fenerbahçe’ye… Ligin birinci 8 maçında, maç başına 31 orta ile oynayan Fenerbahçe, bu fikre ivedilikle dönmeli. Rafael ve teknik yönetici Okan Buruk’un gördüğü kırmızı kartlar, maçı Fenerbahçe’ye çevirdi. Akabinde İrfan Can da kırmızı görünce, Fenerbahçe 3 puanı çok erken alırken Gustavo attığı golle grubu rahatlattı. Mert Hakan ise perdeyi kapattı.

Sözcü