GÜZEL Parti STK Alakaları Lideri Burak Akburak, 26 Aralık 2020 tarihinde TBMM Genel Şurası’nda 254 kabul, 113 ret oyu ile kabul edilerek maddeleşen 247 sıra sayılı “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine Ait Kanun Teklifi” hakkında değerli açıklamalar yaptı.
HUKUKA VE ANAYASAYA ALIŞILMAMIŞTIR
Burak Akburak, “Ülkemizin gereksinim duyulan bu düzenlemeleri gerçekleştirmesi, FATF, BMGK ve OECD nezdinde ve kitle imha silahlarının yayılmasıyla uğraş açısından elbette önemli” olduğunu vurguladı. Akburak şöyle devam etti:
– Lakin TBMM Genel Şurası’nda kabul edilen kanun teklifi kapsamında, 5253 Sayılı Dernekler Maddesi’nde yapılan değişikliklerle, kitle imha silahlarının yayılmasıyla gayret kapsamında sivil toplum kuruluşlarına (STK) kayyum atanması, STK’ların mallarına el konulması, faaliyetlerinin durdurulması üzere hukuka ve Anayasa’ya açıkça karşıt değişiklikler hayata geçirilmiştir.
– Rastgele bir mahkeme kararı olmadan, yalnızca “makul sebeplerin varlığı” gerekçesiyle, kişi ve kurumların mal varlıklarına el konulabilmesi, masumiyet karinesine, mülkiyet hakkına, hukukun üstünlüğü unsuruna terslik teşkil etmektedir. Mülkiyet hakkını ve örgütlenme özgürlüğünü keyfi ve sübjektif kıstaslarla sınırlandırılmayı mümkün kılan bu düzenleme, Anayasamıza da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de karşıttır.
ALIKOYMAYI MÜMKÜN HALE GETİRİYOR
– Kabul edilen kanun teklifi ayrıyeten İçişleri Bakanı’na sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini kısıtlayabilecek geniş yetkiler vermektedir. Düzenlemeyle birlikte Bakanlık, müsaade alınmadan yardım toplayan STK’lar hakkında süreç yapabilecektir. Ayrıyeten terör hataları, uyuşturucu cürümleri ve mal varlığı aklama hatalarında haklarında soruşturma başlatılan bireyler ve misyon yaptığı heyetler misyondan alınabilecektir. STK yöneticilerini mahkumiyet kararı olmaksızın misyondan alma, STK’lara kayyum atama ve STK’ları faaliyetten süreksiz olarak alıkoyma mümkün hale gelmektedir.
MAKSAT OTORİTER İKTİDARI PERÇİNLEMEK
– Düzenleme bu çerçeveden değerlendirildiğinde, iktidarın BMGK kararları ve FATF tavsiyelerini fırsat bilerek Ülkemizdeki sivil toplum üzerinde kontrol sağlamayı hedeflediği görülmektedir. Medyayı ve üniversiteleri denetimi altına aldığı üzere iktidar, sivil toplum kuruluşları üzerinde de baskı ve kontrol kurarak demokrasinin en temel ögelerinden olan sivil toplumun sesini kısmayı, otoriter iktidarını daha da perçinlemeyi hedeflemiştir.
DÜZENLEME TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
– YETERLİ Parti, çoğulcu demokrasimizin en temel ögelerinden olan sivil toplum kuruluşlarının bu yasa eliyle kontrol ve vesayet altına alınmasına, tehdit edilmesine, STK’ların seslerinin kısılmasına ve örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanmasına karşıdır. Bu doğrultuda YETERLİ Parti olarak, demokrasi geleneğimiz açısından kabul edilemez bir gerilemeye neden olacak olan bu düzenlemenin gözden geçirilerek, sivil toplum kuruluşlarıyla istişare edilerek ve dünyadaki iyi uygulama örnekleri incelenerek tekrar TBMM gündemine getirilmesi davetinde bulunuyoruz.
Sözcü
