Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız hakkında açılan davaya türel görüş verdi. Müyesser Yıldız’ın avukatları tarafından evraka sunulan görüşte Avcı, eski bir polis müdürü olarak davaya ait değerlendirmeler yaptı.

186 sayfalık görüş içerisinde evraktaki çelişkileri inceleyen Avcı, savcılığın yaptığı suçlamanın havada kaldığı, Müyesser Yıldız’ın  “Devletin Genel Güvenliğine ve Siyasal Faydalarına ait Kapalı Kalması Gereken Bilgileri” açıklamadığı kanaatinde olduğunu vurguladı.

Tespitlerini husus madde sıralayan Avcı, Yıldız hakkındaki ihbar mektubunun 17 Ekim 2019’da yazıldığını, 4 Kasım 2019’da postaya verildiğini, mektubun savcılığa geldikten yaklaşık 15 gün bekletildikten sonra sürece konulduğunu belirterek bunun, “normal bir süreç” olmadığının altını çizdi. İhbar edilen öteki sanık asker olan kişinin İstanbul’da vazifeli olduğunu lakin soruşturmanın Ankara’da başlatıldığını söz eden Hanefi Avcı, “İhbarcının isim soyad ve Ankara’da bir adres vermesine karşın güya ihbarcının uydurma olduğu biliniyor üzere hiç araştırılmamış olmasına” dikkat çekti.

Hanefi Avcı raporunda şu tespitlere yer verdi:

Olayın asıl şüphelisi gözüken Erdal Baran’ın bir casusluk soruşturmasının şüphelisi olarak kabul edilerek isimli süreç yapılmasına karşın, güya işe fayda bilgilerin yalnızca telefonda alınacağı biliniyor üzere hiç takip edilmemesi, öteki türlü bilgi toplamak için hiçbir yol ve usulün kullanılmaması, casusluk suçlamasında şüphelilerin yakalanıncaya kadar takip, izlem ve dinlemesinin devam etmesi gerektiği halde asıl şüphelinin telefonlarının 3 Mart 2020’de, öteki şüphelilerin telefonları 9 Mart 2020’den itibaren dinlemenin bırakılması.

Casusluk tezinde soruşturmayla ilgili MİT tarafında kelamda asıl bilgileri veren kişi pozisyonunda olan Erdal Baran’ın yalnız Müyesser Yıldız’a casusluk hedefli aktardığı bilgi diyerek telefon dinlemelerinden elde edildiği aşikâr olan iki sayfa not yazılırken tıpkı kişinin birebir bilgileri, birebir biçimde telefonla aktardığı İsmail Zeki Dükel’den hiç bahsedilmemesi.

“ASIL KUŞKULU HİÇ DİNLENMEMİŞ”

Bu olayda  evvel asıl amacın Müyesser Yıldız olduğu, isimli soruşturma öncesi onun telefon bağlantıları incelenip dinlenerek öbür kuşkulu Erdal Baran ile bağlantılarının içeriği belirlendiği, elde edilen bilgilerde kuşkulu Erdal Baran’da başlayan bir soruşturma yaratmak için yapay bir ihbar yapıldığını savunan Avcı, bu ihbar üzerine başlatılan soruşturmada Müyesser Yıldız’a ulaşılacağının baştan hesaplandığı, bundan ötürü casus suçlamasında; asıl kuşkulu gözüken kişinin hiç takip edilmediğini tez etti. İhbarcının araştırılmadığını ve MİT’in birebir casusluk şüphelisi olan bireylerden yalnızca Müyesser Yıldız’ı suçlayan istihbarat notu yazdığını belirten Avcı, “Bu kanaatin ispatlanması için Müyesser Yıldız’ın isimli soruşturma öncesi telefonlarının düzmece isimler yahut İMEİ, İMSİ vb., yalnızca GSM sisteminin bildiği numaralar üzerinden dinlendiği ve meczuplarının bulunacağı kanaatindeyim.” dedi.

İddianamede yer verilen telefon dinleme tapelerine ait kıymetlendirme de yapan Avcı, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yine konuşmalarda geçen ve sav makamınca cürüm olarak nitelenen bahislerin bir kısmının Suriye ve Libya’da şehit olan askerlerimiz ve olaylar hakkında olup, daha evvel birçok basın organı, internet sitesinde yayınlanmış hususların kabahat kabul edildiği, kuşkulu Erdal Baran ile Müyesser  Yıldız ortasında geçmeyen birtakım konuşmaların da güya geçmiş üzere kabul edilerek suçlama yapıldığı.  Lakin sanıkların lehe ve aleyhe olan konuları her istikametleri ile pahalandırmak açısından savcılığın tarafsız bir gözle baktığında; Müyesser Yıldız’ın Erdal Baran’ın telefon konuşmalarında anlattığı bahisleri yazmadığı, açıklamadığı, öteki yerlerde yayınlansın diye hiçbir yere vermediği de anlaşılmaktadır. Kendince Devletini ve Türk Ordusunu zora sokacak hiçbir bahse girmediği görülmektedir. Bu durum argüman makamınca hiç dikkate alınmamıştır.”

“BİR DOKÜMAN ÜZERİNE KAPALI DAMGASI BASMASIYLA ‘GİZLİ’ OLMAZ”

Hanefi Avcı uzman görüşünde, İstanbul’da vazifeli Astsubay rütbesindeki kuşkulu Erdal Baran’ın Genelkurmay yahut Kuvvet Komutanlıklarının istihbarat, harekat ünitelerine girerek oradaki askeri yazışmalara ulaşmasının yahut bu yazıların içeriklerini öğrenmesinin mümkün olamayacağını da vurguladı.

Kamu kurumlarına ilişkin bilginin gerçek manada zımnî olup olmadığının yalnız kurumların yazılar üzerine kapalı damgası basması ile ‘Devletin Genel Güvenliği Siyasi yahut Askeri Menfaatleri Bakımında Bâtın Kalması Gereken Bilgileri” sayılamayacağı, Astsubay Erdal Baran’ın konuşma içeriklerinin askerlik meslek disiplin hukukuna nazaran kusur sayılması yahut meslek etik kuralları karşıt olması, o mevzunun ‘Devlet genel güvenliği açısından saklı kalması gereken bilgi2 haline dönüştürmeyeceği açıktır” vurgusu yapıldı.

Sözcü