Özkan Saçkan’dan Haftanın Kitapları…

Atatürk’ün dış siyaset prensipleri

Hüner Tuncer’den Atatürk Periyodunda Türk Dış Siyaseti. 1923-1938 devrindeki dış siyaset, Mustafa Kemal Atatürk’ün saptadığı ve birçok defa şahsen uyguladığı bir dış siyasetti. Batılı devletler tarafından “Hasta Adam” olarak nitelendirilen Osmanlı Devleti’nin dış siyaseti ve diplomasisi tarihe karışmış ve onun yerini Atatürk’ün önderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “yurtta sulh, cihanda sulh” prensibine dayanan barışçı dış siyaseti ve diplomasisi almıştı. Atatürk’ün akılcı ve gerçekçi yaklaşımı sayesinde Türkiye Cumhuriyeti memleketler arası toplulukta saygın yerini almaktaydı. Cumhuriyet’in birinci büyükelçileri tekrar şahsen Atatürk tarafından seçilmişti. Bu diplomatlar, Atatürk’ün ortaya koyduğu dış siyaset unsurlarını yürekten benimsemiş, kendilerini başka devletlerin diplomatlarıyla eşit statüde gören, onlara asla boyun eğmeyecek bireylerdi. Atatürk devri dış siyasetinin bundan bu türlü Türkiye’yi yönetecek olan takımlara örnek oluşturması ümidiyle… (Sia Kitap)

Diğerine minnet duymak, ağır bir borç

Burçin Orhon’dan Maria Puder Olmak. Sabahattin Ali’nin kült yapıtı Kürk Mantolu Madonna romanının baş kahramanıdır Maria Puder. Hayat kadar canlı, gerçek ve güçlü… Almanya’ya çalışmak için giden Raif’in karşısına çıktıktan sonra bir daha hiçbir şeyin eskisi üzere yaşanmasını mümkün kılmayan Maria Puder… Yanlış vakitte doğmuş kuvvetli bir kişilik. Acınmak ya da kendisine merhamet edilmesi ona nazaran çok büyük bir zayıflık… Acılı geçmişini kendine mazeret ederek hayatının kalitesinden kesinlikle çalmayan Maria Puder, tek kelamıyla dünyaları önüne serebilecek erkeklerle çevrili bir ömür sürmesine karşın her vakit kendi ayaklarının üzerinde durmayı tercih ediyor. Diğerine minnet duymak, ağır bir borç, ağır bir yük onun açısından. (Destek Yayınları)

Çocuklar için renkli eğlenceli bir kitap…

1000 İngilizce Türkçe Sözcük… Mevzulara nazaran düzenlenmiş bu fotoğraflı kitap, çocuğunuzun İngilizce ve Türkçe sözcük dağarcığını geliştirirken, yeni sözcükler öğrenmesini de eğlenceli bir hale getirecek. (Remzi Kitabevi)

Bir anılar ve düşler demetinin özeti

Hamdi Koç’tan Çocuk Vefatı Müzikleri. Aşk ve unutuş günleri geliyor bazen de, bir anılar ve düşler demetinin beni kendine bağlayan bir özeti üzere. İdil günleri geliyor ve unuttuğumu hatırlıyorum. Bir orta sevilmiş ve sevmiş olma haccına katılmış, unutulmuş ve unutmuş olma cehenneminde beklemiş biri olduğumu görüyor ve sonra kendime, halime bakıp acı acı gülümsüyorum. Kitap müellifin birinci kitabı. Lakin birinci romandan beklenmeyecek bir yürek ve ustalık sergileyerek iç dünyanın bilinmeyen bölmelerini aralıyor. (Can Yayınları)

Çocuklar için ideoloji atölyeleri

Özge Özdemir’den Hisler Aklımızı Çeler mi? Bugün odada bir gerginlik var. Zeynep ve Melis bir hususta anlaşamıyorlar. Konuşmalarından anladığım kadarıyla Zeynep hafta sonu Melis’in onlara gelmesini istiyor. Melis ise diğer bir arkadaşıyla planı olduğunu ve gelemeyeceğini söylüyor. Zeynep ısrarlı, bir türlü durumu kabul etmiyor ve “Gelmezsen sana küserim” diyor. Melis de ona, “Beni sevseydin bu türlü söylemezdin” diye karşılık veriyor. İdeoloji eğitmeni müellif kitaplarını, 9-12 yaş ortası çocuklarla yürüttüğü “Çocuklar için Felsefe” atölyelerindeki tartışmalardan yola çıkarak kaleme alıyor. Her kitapta altı arkadaş, ideoloji öğretmenleri eşliğinde düşünüyor, tartışıyor. Kitaplarda yer alan Ezgi Platin’in harf-çizimleri ise kavramlara eğlenceli bir yorum getiriyor. (Redhouse Kidz Yayınları)

Kıyamet saatini tıkır tıkır işletirken

Levent Şenyürek’ten Düş Gören. Yakın bir gelecek, tanıdık bir toplum, hiç de yabancı olmayan kaygılar… İnsanlık birebir soruların peşinde: zekânın tabiatı ne, hislerin tabiatı ne, bizim tabiatımız ne? Yanıtlar için bilgisayarlar denek, şempanzeler denek, beşerler denek… Bilme dileği kronik olağanken, bellek varoluşun muhkem kalesi. Pekala ya sağlam duvarları çatlamaya başlarsa? Kitap, tekinsiz mümkünle kol kola yürüyen bir bilimkurgu. Kıyamet saatini tıkır tıkır işletirken, acı meyveyi şefkatle tattırıyor. (Alfa Yayıncılık)

Yalın ve gösterişten uzak bir lisanla

Füsun Akatlı’dan Ütopyalar Düzgündür – İdeoloji Yazıları – Bütün Yazıları 4. Muharririn soran ve sorgulayan bir deneme üslubu kullanarak, yalın ve gösterişten uzak bir lisanla kaleme aldığı ideoloji yazıları Türkiye’nin ideoloji tarihinde kıymetli bir yer meblağ. Zira Türkiye’de ideoloji dendiğinde elinde tuttuğu sis lambasıyla yolu üzerine düşen puslara, gölgeli kuytulara ışık düşürmeye, aydınlatmaya çalışmış biridir kendisi. Muharrir bütün yazılarının bu son cildinde hayatını adadığı, öğretmenliğini yaptığı ideoloji üzerine olan yazılarını topladık. Kendisinin de dediği üzere: “Bu yazıların; bir edebiyatçının felsefeci yanı ile bir felsefecinin edebiyatçı yanının el ele verdiği denemeler olarak okunması dileğiyle…” (Kırmızı Kedi Yayınları)

İnsanlığın en temel sorunları

Susanna Tamaro’dan Büyük Bir Aşk Öyküsü. Denizlerin, rüzgârların ve yağmurların bir ortaya getirdiği; vaktin savurduğu ve birleştirdiği iki insan: Edith ve Andrea. Biri denizlere âşık, sistemli bir hayata sahip, sakin Andrea. Ötekisi dağlara tutkun, hayata ve dünyaya karşı merakını hiç kaybetmemiş, yüksek ülküler ve mükemmeliyet arayışındaki Edith. Andrea eksiksiz hayat boz yapındaki eksik parçacığın huzursuzluğuyla kavrulur, Edith ise fırtınalı bir denizle cebelleşirken inançlı bir limana sığınma fikrini ısrarla reddeder. Muharrir romanında okuru hayat, aşk, sevgi, acı, mukadderat, yas ve kayıp üzere insanlığın en temel sıkıntıları ve telaşları hakkında birlikte düşünmeye davet ederken bayan erkek bağlantısının, ebeveyn çocuk münasebetinin, ışık ile karanlığın, gerçek ve belirsizliğin sonlarında geziniyor. (Can Yayınları)

Beş adamın dönüşen yazgıları

Tuna Serim’den Kahraman Şehit ve Hain. Osmanlı’nın son periyodu, dev bir ülkenin çöküşü ve bitişi… Birebir yıllarda tarih sahnesinde göze batmaya başlayan beş delikanlı… Vatanını seven, kahramanlığa aç beş genç adam… Zühtü; zorluklara aldırmadan Harbiye’ye girmiş. Güzel, gözü pek ve vatanı uğruna ölmeye hazır. Rahmi; yiğit, alımlı ve savaşçı bir erkek… Kaygı nedir bilmiyor. Ethem (Çerkez); doğuştan savaşçı… Tek tutkusu ordulara komuta ederek ismini tarihe yazdırmak. Halil (Kut-ül Amare kahramanı Halil Paşa); nevi şahsına münhasır biri… Doğuştan kahraman. Mustafa Kemal; savaşın harlı ateşinin içinde cumhuriyet düşü kuran bir asker. Roman, savaşın çapraz ateşinde gayret veren beş adamın dönüşen mukadderatlarını Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan bir tarih aralığında aktarıyor. (Destek Yayınları)

Yok kıymetine satıldı erguvanlar

Hilmi Yavuz’dan Talan Şiirleri… İşte bu son talanı ömrümüzün; aşklar, acıya eemanet. Dahası, yok bahası satıldı erguvanlar… _Nedir bu? -Eskiler söyledilerdi: ‘İnkırâz-ı bahâran’… Bilen anlar. (Everest Yayınları)

Macera dolu bir seyahatin kıssası

Jules Verne’nin Balonla Beş Hafta – Çağdaş Klasikler 174. 1863 yılında yayımlanan kitap, muharririn hem birinci romanı hem de muazzam Fevkalâde Seyahatler koleksiyonunun birinci yapıtıdır. Üç İngiliz kâşifin o periyotta Avrupalıların gözünde hâlâ gizemini koruyan Afrika kıtasını balonla baştan başa aştıkları macera dolu seyahatin kıssası, sonraki muharrir romanlarına da damgasını vuran bütün özellikleri taşır. Roman, bütünüyle kurgu bir yapıt olmasına rağmen gerçek bir seyahat günlüğü edasıyla kaleme alınmıştır. Karakterlerin Afrika halklarına ait müşahede ve telaffuzları, o devirde Avrupa’daki niyet ikliminin, Batılıların kendilerinden olmayana yönelik yaklaşımlarının izlerini taşır. (İş Bankası Kültür Yayınları)

Ürkütücü dünyanın kapılarını açıyor

Ömer İzgeç’ten Bozadam. Değişen yalnızca insan değil. Endişeler da değişiyor vakitle. Yakın ya da uzak herkes seziyor bu değişimi. Hepimiz koşarak uzaklaşmak istediğimiz şeylere dönüşüyoruz. Bir mesken arıyoruz, bir eşik, yeni bir yurt, taze, sıcak bir el. Kaybetmenin bir çeşit yine bulma olduğunu öğreniyoruz yeniden de. El yordamıyla anlıyoruz gerçeği. Daima kendimizle karşılaşarak, arayarak ve deşerek. Müellif kitap ile yepisyeni fakat ürkütücü bir dünyanın kapılarını açıyor bize. On iki yaşındaki Es’in kıssasında ilah, inanç, mukadderat, kabulleniş, umut ve aşk üzere hususlar üzerine düşünürken coğrafyamızda da şahit olduğumuz ayrımcılık, ikilik ve nefret tohumlarıyla yüzleşiyoruz. Roman, vakit ve yer bilinmezliğiyle, anlattığı öykünün gizemli havasıyla okuru direkt içine alıyor. (İthaki Yayınları)

En gerçek kıymeti bulma korkusu

Pietro Greco’dan Pi’nin Tarihi. Matematikle aramız iyi olmasa bile çoğumuz bir π sayısı olduğunu biliriz, hatta daha sorulmadan bir üç virgül on dört sabiti çıkıverir muhtemelen ağzımızdan. Farklı hesaplama teknikleriyle az çok birbirine yakın varsayımlar yürütülerek binlerce yıl öncesinden, üstelik üç farklı kıtada Yunan, Pers, Hint, Çin, İslam üzere değişik kültürler, medeniyetler içinde varlık bulan kadim bir bilgi ne de olsa. Yüzyıllar boyunca, en yanlışsız bedeli bulma, virgülün gerisinde uzayıp giden sonu gelmez ondalık sayı dizisinde ulaşılabilecek en uç sayıya varma korkusuyla yazdırdığı kıssalarla matematik tarihi içinde farklı bir yer tuttuğu kesin. (Kırmızı Kedi Yayınları)

Tıp tarihinde az bilinen, dikkatten kaçan olaylar

Zafer Öztek’ten Bilimin Öteki Yüzü – Tıp Tarihinde Gezinti. Tıp tarihine dürbünle baktığınızda evvel çığır açan buluşlar çarpıyor gözünüze. Hipokrat’ın çağdaş tıbbı kuruşunu, Harvey’in kan deveranını buluşunu, Mendel’in genetik çalışmalarını, mikroskobu bulan Leeuwenhoek’u, Dioskorides’i, İbn-i Sina’yı, Paracelsus’u, Lister’i ve daha birçok ulu bilim insanını görüyorsunuz. Dürbüne ince ayar yapıp daha derinleri görmeye başladığınızda bazen gözleriniz yaşarıyor, bazen şaşırıyor, bazen kızıyorsunuz. Elinizdeki kitapta, tıp tarihinde az bilinen ya da dikkatten kaçan olaylardan, şahıslardan, garipliklerden, yanılgılardan ve akıl almaz deneylerden bir demet bulacaksınız; bilimin öteki yüzü ile tanışacaksınız. (Maltepe Üniversitesi Kitapları)

Mantık yanılgıları ele alınıyor

Özge Özdemir’den Kelamlar Can Acıtır mı? Çocuklar için İdeoloji. İdeoloji kulübü öğrencileri safsataları, yani bir kanıyı ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan mantık yanılgılarını ele alıyor. Kelamlı hücum, hakaret, büyüklük göstermek üzere kavramlar üzerine konuşarak; kelamlı akına uğradığımızda nasıl karşılık veririz, haklıyken haksız duruma nasıl düşeriz, büyümekle olgunlaşmak tıpkı şey mi üzere sorulara karşılık arıyor. İpek Hanım sınıfa girer girmez daima bir ağızdan, “Yarışmaaa!” diyerek üzerine atıldık. İpek Hanım: Demek haber size ulaştı. Evet, milletlerarası bir yarış var. Gördüğüm kadarıyla sizler de katılmaya isteklisiniz. Ne güzel! (Redhouse Kidz Yayınları)

Ünlü cerrah, renkli ve heyecanlı hayatını anlatıyor

Münci Kalayoğlu’ndan Hatırda Kalanlar. Karaciğer nakli ameliyatının gelişimine katkıları nedeniyle ABD’nin yayın mecmuası LIFE’a mecmuasına kapak olan ünlü cerrah, renkli ve heyecanlı hayatını anlatıyor… Bugün seksenini geçen yaşında, mesleği ve ülkesinin gurur kaynağı olan müellif, Türkiye’de çağdaş tıbbın kurucularıyla kesişen yolunu; Türk siyasi hayatının karmaşa periyotlarında geçen gençlik yıllarını; Ankara, New York, Pittsburgh, Madison, İstanbul ortasında geçen yaratıcı ve üretken meslek hayatını; eşi ve çocuklarıyla, dostlarıyla olan özel hayatını yazdı. (Remzi Kitabevi)

Ezilenlere umut ve direnme gücü aşılayan bir halk başkanı

Nurdan Arca’dan Pir Bedreddin Uzun İnce Bir Yol. Muharrir, üç yıllık bir çalışmanın akabinde 2006 yılında gösterilen Simavnalı Bedreddin belgeselinde, altı yüz yıl evvel yaşamış bir âlim ve arifin, ezilenlere umut ve direnme gücü aşılayan bir halk başkanının, Pir Bedreddin’in izini sürmüş; zulüm ve baskılara karşın onun yolundan dönmeyen müritlerini dünyaya tanıtmıştı. O belgesele sığmayanları ise sonrasında yeni okumalarla, Bedreddin’in yaşadığı ve müritlerince yaşatıldığı coğrafyalarda yeni araştırmalarla birleştirerek elinizdeki bu kitapta topladı. Tarihçilerle yaptığı söyleşilerle, tarih ile günümüz ortasında köprüler kurarken, bulduklarını ve bulamadıklarını, görünenleri ve gizlenenleri dürüstçe aktardı. (Sia Kitap)

Din ve siyasete ait kanılar

Terry Eagleton’dan Akıl İnanç ve İhtilal. Muharrir kibanda, bir yandan “batıl inançlı” İlah görüşünü yıkarak Hıristiyan İncil’inin devrimci açıklamasını sunarken, öte yandan klâsik Hıristiyanlığın bu ihtilale ihanet edişine şiddetli bir atak başlatıyor. Kutsal Ruh’tan Ortadoğu’nun yakın tarihine, Aquino’lu Tomas’tan İkiz Kuleler’e kadar uzanan anlatısında din ve siyasete ait kanılarını lisana getiren muharrir bilim insanlarını, ilahiyatçıları, ateistleri ve İlah tartışmasını anlamaya istekli okurları din ve inanca dair ezberlerini bozmaya davet ediyor. (Tellekt Yayınları)

Bir yandan dünyayı anlamaya çalışır

Gülten Dayıoğlu’ndan Yanardağın Yankısı. Dero yaşıtlarından hayli farklı, çok özel bir gençtir. O daha küçük bir çocukken bir gün gökyüzünde mekik biçiminde bir yarık belirir ve yarıktan rengârenk ışınlar yayılır. Dero şahit olduğu bu olayın akabinde öteki bir boyuta geçebildiğini fark eder. Doğduğunda başı vücuduna nazaran fazla büyük olduğundan doğumundan beri etrafı tarafından daima dışlanmıştır. Bu durum Dero’yu içten içe üzdüğünden, tek başına Tendürek Dağı’ndaki bir mağaraya yerleşip gün geçtikçe kendini konutundan, arkadaşlarından, dünyadan soyutlar lakin bir yandan dünyayı anlamaya çalışır. Bir sabah Dero güçlü bir dürtüyle uyanır ve mağaranın derinliklerine gitmek için şiddetli bir istek duyar. Mağarada keşfettikleri onun, dünyanın, uzayın, hatta kâinatın geleceğini derinden etkileyecektir. Dero gelecek için çok güçlü bir vazifeye başlamak üzeredir şimdi… (Yapı Kredi Yayınları)

Çocuk ve gençlerin cürüm davranışı

Tuba Topçuoğlu’ndan Gençlerin Kuraldışı Davranışlarındaki Cinsiyet Farklılıkları. Kabahat çalışmalarının ortaya koyduğu en istikrarlı bulgulardan biri, istisnai birtakım kabahat tipleri dışında, erkeklerin her daim bayanlardan daha fazla sayıda, daha sık ve daha önemli cürümleri işlemeleridir. Bugüne kadar çocuk ve gençlerin cürüm davranışını açıklamak hedefiyle geliştirilen teoriler, yüklü olarak erkeklerin cürüm davranışlarına odaklanmıştır. Kitabın ilerleyen kısımlarında de göreceğiniz üzere, birtakım araştırmacılar kelam konusu teorilerin kızların kabahat davranışlarını da misal formda açıklayabileceği görüşünü savunmaktadır. Bu teorik yaklaşımlar, risk etkenlerin kızların ve erkeklerin kabahat davranışıyla misal bir münasebeti olduğunu ve münasebetiyle cürüm davranışında gözlemlenen cinsiyet farklılıklarının da büyük oranda erkeklerin kelam konusu risk etkenlerine daha ağır seviyede maruz kalmaları ya da birebir risk etkenlerin erkeklerin hata davranışları üzerindeki tesirinin daha güçlü olmasıyla açıklamaktadır. (Alfa Yayıncılık)

Ömür biçimiyle savaş açan muharrir

Marquis De Sade’den Aşkın Hataları. Muharririn ahlakın belirleyicisi olarak etik bedeller yerine içgüdüler konulduğunda neler olabileceğini anlattığı kitap derlemesi, Lamartine’in, Baudelaire’in, Swinburne’ün, Lautréamont’un, Nietzsche’nin, Puşkin’in, Dostoyevski’nin, Kafka’nın, Apollinaire’in başucu kitaplarından biriydi. Hıristiyan geleneklerine, tabulara ve yasaklara yazdıklarıyla ve ömür biçimiyle savaş açan ve hayatının yaklaşık otuz yılını hapishanede, on yılından fazlasını akıl hastanesinde geçiren muharrir hakkında Octavio Paz’dan Simone de Beauvoir’a, Ronald Hayman’dan Jacques Lacan’a, Theodor W. Adorno ve Max Horkheimer’dan Angela Carter’a pek çok kişi yazmıştır. Edebiyat tarihinin en ayrıksı kalemlerinden biri olan müellifin bu üç hikayesini Türk şiirinin en büyük şairlerinden Cemal Süreya’nın çevirisiyle okurlara sunuyoruz. (Can Yayınları)

Kutsal toprakları geri almak

Favell Lee Mortimer’den Misyonerlerin Günahsız Olmayan Seyahatleri. Hıristiyan misyonerlerin “kutsal topraklar” diye isimlendirdikleri bölgeyi Türklerin elinde tutuyor olması yüzlerce yıldır artarak çoğalan bir öfkenin ve kinin birikmesine neden oluyor. Hıristiyanlar açısından Asya, Rab’ın oğlunun doğduğu ve bir vakitler yaşadığı yerdir. Fakat dünyada en fazla nüfusa sahip kıta olmasına karşın, çok az Hıristiyan yaşamaktadır burada. Müellif Favell Lee Mortimer’in kaleme aldığı bu kitap, Hıristiyan misyonerlerin Asya’da yaptıkları seyahatlerde tuttukları, hiç de saf sayılmayan notları içeriyor. Misyonerlerin seyahatleri sırasında tuttukları notlardan da anlaşılıyor ki Hıristiyanların çok büyük bir motivasyonları var hâlâ… Kutsal toprakları geri almak… (Destek Yayınları)

Hayatım boyunca mucizelere inandım

Susan Sontag’tan Şuur Cilde Kuşanınca: Günlükler 1964 – 1980. Kitap, müellifliği ve insan hakları için verdiği uğraşla bellekte duran müellifin 1964-80 yılları ortasında, otuzlu-kırklı yaşları boyunca tuttuğu günlükleri içeriyor. Muharririn vefatından sonra bu metinleri yayına hazırlayan oğlu David Reiff “Bu cildin –özellikle annemin eğitimi, olgunluğa erişmesi manasında, siyasal bir bildungs roman olduğunu da söylemek mümkün” diyor ve devam ediyor: “Bir manada, annemin hayatını eksik bir halde anlatıyor günlükleri; zira günlüklerine mutsuzken yazma eğilimindeydi, ne kadar mutsuzsa o kadar sık yazardı. Memnunken günlüğünü eline almazdı pek. Hasebiyle, günlükteki ölçülerle gerçek hayattaki ölçüler birbirini tutmasa bile, bana kalırsa aşktaki mutsuzluğu da yazmaktan aldığı derin tatmin duygusu üzere karakterinin bir kesimiydi.” Muharrir ise “Hayatım boyunca mucizelere inandım” diyor. “Sonunda, bir mucize yaratmaya karar verdim. Başarısız oldum. Ölmek istedim. Lakin başarısız olmak istemiyorum, dedim. Hayatta kalanlardan biri olmak istiyorum.” Şuur Deriye Kuşanınca, müellifin ani kararların, kırılmaların ve keskin dönemeçlerin temsil ettiği hayatının bir dökümü. (Everest Yayınları)

Hesap ile hırsın kıyasıya çekiştiği öncü bir serüven

Jules Verne’den Dünya’nın Ucundaki Fener-Modern Klasikler 173. Bilim-kurgu ve spekülatif edebiyatın öncü isimlerinden olan Jules Verne, bu yapıtında gerçek bir ortamdan, ıssız Estados Adası’ndaki deniz fenerinden esinlenmişti. Müellifin yapıttaki titiz coğrafik betimlemeleri, detaylarla ördüğü denizcilik bilgileri, insanlığın ufkunda yaşanan bir serüvenin hem dekorunu hem araçlarını oluşturuyordu. 1859 kışında çalışmaya başlayan fenerin birinci bekçileri Vasquez, Felipe ve Moriz, Güney Atlantik’in güneydoğu ucunda, iki okyanusu birbirine bağlayan ticaret gemilerine kılavuzluk ederken, çok geçmeden adada yalnız olmadıklarını sezeceklerdi. En çetin tabiat şartlarına güçlü inşa edilmiş olan bu fener, uygarlığın hududunda yaşamaktan beslenen sinsi düşmanlara da tıpkı halde dayanabilecek miydi? Muharririn akıl ile gücün, nitelik ile niceliğin, hesap ile hırsın kıyasıya çekiştiği öncü bir serüven hikayesi sunuyor okura. (İş Bankası Kültür Yayınları)

Konuşulmayan sorunlar

Ahmet Mithat Efendi’den Jön Türk – Kırmızı Kedi Klasikler. Birinci olarak 11 Eylül 1324 (1908) – 29 Kanunusani 1324 (1909) tarihleri ortasında Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilen, akabinde 1910 yılında kitap olarak yayımlanan kitap, muharririn yayımladığı son romanı olarak başka bir ehemmiyete sahiptir. Muharrir, tıpkı başka yapıtlarında olduğu üzere, bu romanında da vakti için yeni sayılabilecek mevzular ve şimdi gün yüzüne çıkmayan, konuşulmayan problemler üzerinde durarak toplumu eğitmeyi ve bilgilendirmeyi amaçlamıştır. Bu fikirle Jön Türk’te, bayanın toplum içindeki bedeli, eğitimi, yetişme stili ve aile içindeki pozisyonunu odağına alırken Avrupa’da yeni yeni filizlenen “feminizm” fikrini irdeler. (Kırmızı Kedi Yayınları)

Bir babanın kıssası

Zeynep Alpaslan’dan Yine Memnun Olabiliriz. Kitap, karısının vefatından sonra küçük oğluyla baş başa kalan bir babanın, Dino’nun kıssası. Bu öyküye 10 yaşındaki bir çocuğun hayal gücü, 35 yaşındaki dul bir adamın hayal kırıklıkları, genç ölmüş bir bayanın gitgide bir fısıltıya dönüşen sesi, hüznün bitmek bilmez gözyaşları, hayata küsmüş bir bas gitar, doldurulmayı bekleyen çizgi roman sayfaları, işgal altındaki Saraybosna’nın hayaletleri, İstanbul’un çok katlı apartmanları ve çok katmanlı yalnızlıkları, sarı yağmurluklu bir kız çocuğu, boşanmış bir annenin kendiyle barışması, kırmızı mavi bir şimşek, dondurulmuş pizza ve gökyüzünde körpe bir portakal üzere asılı yaz güneşi eşlik ediyor. (Alfa Yayıncılık)

Sözcü