Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir programında son olarak Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Sabancı Kültür Sarayı’nda yapılan ‘Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi’ bahisli konferansa katıldı.

“MAZLUMLARIN BOTLARI TAAMMÜDEN BATIRILDI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

* Burada dillendirilecek görüşler, göçün sebepleriyle siyasi, kültürel ve ekonomik tesirleri üzerine bizleri tekrar düşünmeye sevk edecek.

* Göç konusu son yıllarda global bir sorun oldu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük insan hareketliliğini yaşıyoruz. Her sene milyonlarca insan savaştan, iç çatışmadan, terör ve yoksulluk üzere sebeplerle meskenlerini terk ediyor.

* Dünya genelinde göçmenlerin sayısı 272 milyona, yerlerinden edilen şahısların sayısı 80 milyona, mültecilerin sayısı ise 26 milyona yaklaştı. Dünya nüfusunun yüzde 3’ü göçmen olarak hayatını sürdürüyor. Bu insan hareketliliğinde vakit zaman içimizi acıtan görünümler var.

* İnançlı bir gelecek kurma hayaliyle çıkılan seyahatler kimi vakit felaketle neticeleniyor. Birden fazla bayan ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen hayatını kaybetti. Aylan bebek başta olmak üzere Ege’de yaşanan insani dramları unutmadık.

* Avrupa’ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun nerede olduğu bilinmiyor. Bu sorunda asıl yükü taşıyan gelişmekte olan ülkelerdir. Dünyadaki mülteci nüfusunun yüzde 85’ine güçlü devletler değil, imkanları kısıtlı ülkeler konut sahipliği yapıyor.

“TERÖRİSTLERLE ÇABAYI SÜRDÜRÜYORUZ”

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin bilgilerinden örnek veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sayılara nazaran 2020 yılında dünyada 3. ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin mülteciden yalnızca 39 bin 500’ünün 25 batı ülkesine yerleştirildiğini açıkladı.

Türkiye’nin ise sayıları 4 milyonu bulan sığınmacıya konut sahipliği yaptığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

* Türkiye’ye hudutlarını açması konusunda tavsiye verenler, bu süreçte mültecilere sırtını dönmüştür. Hak ihlallerine ortak olmuştur. Türkiye, kıtaların ve kültürlerin kavşağında olan bir ülke olarak göç olgusuna yabancı değil. Asırlardır insan hareketliliğinin merkezinde yer alıyoruz.

* Engizisyondan kaçan Yahudiler başta olmak üzere son 500 yılda baskı gören, inancı, rengi münasebetiyle ayrımcılığa uğrayanlara biz kapılarımızı açtık. Biz ‘Tahtımı veririm, tacımı veririm ancak devletime sığınan mazlumları asla vermem’ diyen bir devlet geleneğine sahibiz. Kafkasya’daki kardeşlerimiz de Balkanlardaki soydaşlarımız da daima bizim topraklarımıza sığındı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’daki Türk diplomatlar yüzlerce mazlumu soykırımdan kurtardı.

* Irak’tan kaçan yüz binlerce Kürt’e, biz kapımızı açtık. Soydaşlarımızı biz bağrımıza bastık. Tarih boyunca zulme ve katliama uğrayan herkese şefkatli olduk. Suriye’deki çatışmalar başladığından beri, maddi imkanları katbekat bizden fazla olanlar, mültecileri toplama kamplarına mahkum ederken, biz bu beşerlerle ekmeğimizi paylaştık.

* Sayın Obama bir gece şahsımı aradı ve Kobani’deki Kürtlerin sıkıntı durumda olduğunu, bu hususta kapılarımızı açmak için dayanak istedi. Bana, ‘Bu beşerler mevtle şu anda karşı karşıya, biz gerekirse uçaklarla mühimmat indireceğiz’ dedi. Bu operasyona ben katılamam zira bu operasyonun ötesinde önemli bir savaş var.

* O olayla birlikte binlerce, on binlerce Kürt kardeşimiz öldü. Biz buna karşın kapılarımızı açtık. On binlerce Kobanili hala bizim ülkemizde. Halep’teki kardeşlerimize biz sahip çıktık. Farklı inançtan beşere kapılarımızı açtık.

* Suriye’nin kuzeyinde ABD’li bir general, ‘Biz şu anda PKK, YPG, PYD ile beraberiz’ diyor. Bu nasıl NATO’da ittifak iki ülke? Bunların kaygısı öbür, hala terörle beraberler. Biz de teröristlerle çabayı sürdürüyoruz. Dostlar dostluğunu icra ederse, biz de gönlümüzü açarız. Yoksa bugüne kadar ne yaptıysak bundan sonra onu yaparız.

* Mağdurlara kendi vatandaşımıza verdiğimiz hizmeti verdik. Bunları çıkar hesabı ya da reklam için değil inancımız, imanımız gereği yaptık. Bize verilen kelamların tutulmadığını gördük. Bilinen birtakım önderler, isim vermeyeceğim. ‘İdlib’de briket konutlar yapalım’ dedik. ‘Ne kadar yaparsınız’ diye sorduğumuzda ’50- 100 bin konut yapalım bir kısmını siz üstlenin’ dedik.

* Kelamlarını yerine getirmediler. Biz 52 bin briket konut yaptık. İstedik ki artık çadırlarda yaşamasınlar. AB, Yunanistan’a 100 bin sığınmacı için 3 milyar euro ile dayanak verirken, Türkiye’dekiler için ellerini taşın altına koymadı. 18 Mart mutabakatıyla 6 milyar euro hala tam olarak gönderilmedi. Memleketler arası basın bile bu gerçeği gördü. DHA

Sözcü