Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne adaylık statüsünün tescil edildiği 1999 yılından beri ülkemizde de kutlanan Avrupa Günü hasebiyle bildiri yayımladı.

Erdoğan’ın bildirisinde, “Avrupa Birliği, geliştirdiği ortak siyasetlerle kıtamızda ve ötesinde barış, istikrar ve refahın tesis edilmesine değerli katkılarda bulunmuştur. Lakin Birlik, son devirde, mülteci krizi, İslam düşmanlığı ve yabancı aksiliği, finansal ve mali kırılganlıklar, Birleşik Krallık’ın üyelikten ayrılması ve koronavirüs salgını üzere pek çok meydan okumayla karşı karşıyadır. Birliği ve geleceğini tehdit eden bu külfetlerin aşılması; dayanışmaya, iş birliğine, bahadır ve kuşatıcı bakış açısının tekrar hâkim olmasına bağlıdır” sözleri yer aldı.

“AVRUPA BİRLİĞİ’NİN YENİ BİR SÖYLEME MUHTAÇLIĞI VAR”

“Birliğin güçlü bir global aktör olmasının önündeki en büyük mani stratejik sabır ve vizyon eksikliğidir” diye devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasında şu tabirlere yer verildi:

*Başta karar alma sistemlerinin gözden geçirilmesi olmak üzere, Avrupa Birliği’nin yeni bir kurumsal yapıya, yeni bir vizyona, kuşatıcı yeni bir söyleme muhtaçlığı vardır. Bu niyetle bugün başlayan “Avrupa’nın Geleceği Konferansı”, gerçek bir tespitle yola çıkmış; fakat aday ülkelerin davet edilmemesi nedeniyle daha şimdiden kendisini dar kalıplara mahkûm etmiştir.

“ÜLKEMİZİN KATKISI VE TAKVİYESİ OLMADAN…”

*Tarihi, coğrafik ve beşeri bakımdan Avrupa’nın bir kesimi olan Türkiye, Birliğin karşılaştığı sıkıntıların tahlili ve aktifliğinin artırılması konusunda üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Ülkemizin katkısı ve takviyesi olmadan Birliğin güçlü bir formda varlığını devam ettiremeyeceği aşikârdır.

*Hâl böyleyken Avrupa Birliği, tam üyelik yolunda ülkemize verdiği kelamları yerine getirmemiş ve üyelik sürecimiz daima yokuşa sürülmüştür. Birtakım üye ülkelerin Türkiye’yle ikili sorunlarını Birlik koridorlarına taşıması, Avrupa Birliği-Türkiye bağlantılarını esir almış, Birliğin global tehditlerle gayret kapasitesini zayıflatmıştır.

*Temennimiz, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yle bağlantılarını karşılıklı hürmet ve itimat üzerine inşa edilen, sağduyulu ve stratejik bir bakış açısıyla yürütme yeteneğini sergilemesidir.

*Türkiye, maruz kaldığı ikili standarda ve engellemelere karşın stratejik maksadı olan Avrupa Birliği üyeliği yolunda kararlı tavrını ve çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye’nin üyeliği, bölgesel ve global seviyede aktif, kendi vatandaşlarının yanı sıra bölgesine ve tüm dünyaya umut aşılayan bir Avrupa’nın yükselişinin önünü açacaktır.

*Bu niyetlerle “Avrupa Günü”nün, Birliğin içine düştüğü stratejik körlükten kurtulmasına vesile olmasını diliyor, başta vatandaşlarım olmak üzere, tüm Avrupalıların 9 Mayıs “Avrupa Günü”nü tebrik ediyorum.

Sözcü