Pandemi üzerinden bir yıl geçmesine karşın dünyada ve ülkemizde sürat kesmiyor. Üstelik son vakitlerde çocuk ve gençlerde de yaygın görülüyor. Covid-19’un semptomları ise ateş, öksürük, tat-koku kaybı ve nefes darlığı olarak biliniyor. Lakin son vakitlerde burun-geniz akıntısı ve hafif bir boğaz ağrısı üzere belirtilerin de hastalığa işaret edebileceğini belirten Prof. Dr. İtimat Güvenç, bu bahiste şu açıklamaları yaptı…

Prof. Dr. İnanç Güvenç

KLASİK COVID-19 BELİRTİLERİ

Salgının başından beri en çok rastlanılan Covid-19 semptomları; yüksek ateş, kas ağrısı, halsizlik, öksürük ve hastalığın ilerlemesi halinde teneffüs yetersizliğidir. Bu belirtiler influenza (grip) ile benzerlik göstermektedir. Koku ve tat kaybı tek başına ya da öbür semptomlarla birlikte görülebilir. Bunun yanı sıra boğaz ağrısı, şiddetli baş ağrısı,  ishal, kusma ve iştahsızlık da Covid-19 semptomları ortasında yer alır. Yeni tip koronavirüs enfeksiyonunun birtakım hastalarda asemptomatik (belirtisiz) olabildiği de bilinmektedir.

AŞI EN BÜYÜK SİLAHIMIZ

Yeni tip coronavirüse karşı şu anda elimizdeki en güçlü silah aşıdır. Aşıların yüzde yüz gözetici olmadığı bir gerçek. Fakat aşı olanların en azından hastalığı ağır geçirme ve ömürlerini yitirme olasılıklarının azalması çok değerli. Aşı olan birey tıpkı vakitte
toplumsal bağışıklığa katkıda bulunur.

FARKINDALIK ÇOK DEĞERLİ

Son vakitlerde artan Covid-19 olayları, yüksek ateş yapmadan ya da çok hafif ve kısa vadeli bir ateş yaparak, önemli bir kas ağrısı- halsizlik olmaksızın sırf hafif bir boğaz ağrısı, burunda şiddetli olmayan bir tıkanıklık, geniz akıntısı ve hafif burun akıntısı üzere nezleye benzeyen semptomlarla da karşımıza çıkıyor. Hastalığın bu hali konusunda da farkındalık çok değerli.

SALGIN NE VAKİT VE NASIL BİTER?

Bir salgının bitmesi için toplumun yüzde 60-70 kadarının bağışık olması gerekir. Bu bağışıklık da hastalığı geçirerek ya da aşı olarak geliştirilen antikorlar aracılığıyla olmaktadır. Bununla birlikte Covid-19 geçirenlerde kalıcı bağışıklık gelişmemesi, hastalığı geçirenlerin tekrar geçirebilmesi, aşı olanların bir mühlet sonra yine aşıya muhtaçlık duyması, mutasyonlar nedeniyle eldeki aşıların tesirini yitirme mümkünlüğü ve yeni aşı geliştirme ihtiyacı, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin aşıya erişiminin kısıtlı olması pandemiyle çabayı epeyce karmaşık bir hale getirmektedir. Fakat unutmayalım ki hiçbir pandemi sonsuza kadar sürmez. Mutasyonlarla yeni tip coronavirüsün daha ‘halim selim’ bir hale bürünmesi de mümkün öbür bir senaryo. Pandeminin ne vakit büsbütün biteceğini varsayım etmek sıkıntı fakat o denli görünüyor ki bizler uzunca bir mühlet daha maske-
mesafe-hijyen üçlemesinden vazgeçemeyeceğiz.

Sözcü