CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, TBMM kürsüsünde gerçekleştirdiği konuşmasında PKK terör örgütü tarafından 13 asker, polis ve vazifelinin kaçırıldığı haberini aldığı 2016 yılından itibaren Meclis’e çok sayıda soru önergesi verdiğini fakat karşılık alamadığını söyledi.

“KONUYU MECLİS GÜNDEMİNE GETİRDİM”

PKK terör örgütünü lanetleyerek kelamlarına başlayan Bakan, şöyle konuştu:

* Ben 2015 yılında milletvekili oldum. Anadolu’nun fakir bir köyünden çıkan ve peygamber ocağı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne giren, 25 yıl sırmalı ay yıldızı kolunda taşıyan bir babanın evladıyım.

* Babama ve onun silah arkadaşlarına duyduğum minnet ve vefa hissiyle milletvekili seçildiğim günden bugüne Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet mensuplarının meselelerini bu parlamentonun gündemine getirmiş bir kardeşinizim.

* Benimle birlikte genel şurada çalışan her siyasi partiden arkadaşım da bu hassasiyetimi bilir. PKK tarafından kaçırılan ve al bayrağa sarılı olarak defnettiğimiz şehit askerlerimiz ve polislerimizle ilgili mevzuyu da birebir hassasiyetle Meclis gündemine getirdim.

“İLK SORU ÖNERGEMİ ARALIK 2016’DA BİNALİ YILDIRIM’A VERDİM”

Bir Jandarma komando astsubayın o periyotta kendisini telefonla aradığını hatırlatan Bakan, “‘Bir astsubay kardeşimiz kaçırıldı PKK tarafından Semih Özbey, hususla ilgilenir misiniz?’ dedi. Bahisle ilgilenmeye başlayınca diğerlerinin da olduğunu gördüm, genel liderimizle paylaştım. Sayın genel liderimiz dedi ki, ‘kamuoyunu bilgilendirin, mevzunun takipçisi olun’. Birinci soru önergemi, PKK ve IŞİD’in kaçırdığı tüm asker ve polislerimiz için Aralık 2016’da periyodun Başbakanı Binali Yıldırım’a verdim. Cevap geldi mi? Karşılık gelmedi” tabirlerini kullandı.

“NE SOYLU NE CANİKLİ YANIT VERDİ”

“Vazgeçmedik, vazgeçersek unutulurlar dedik, tekrar Temmuz 2017’de tekrar Binali Yıldırım’a sordum” diyen Bakan, “‘Terör örgütlerince kaçırılan asker ve polislerimizin kurtarılması için ne yapıyorsunuz?’ Tekrar yanıt alamadık. Eylül 2017’de bu kere Süleyman Soylu ve devrin Savunma Bakanı Nurettin Canikli’ye sordum; ‘kaçırılan asker ve polislerimiz için ne yapıyorsunuz? Ailelerin yardım davetlerine neden sessizsiniz?’ diye sordum. Ne Soylu ne Canikli yanıt verdi” açıklamasında bulundu.

“2017’DE MECLİS’TE ŞEHİTLERİN AİLELERİYLE BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİK”

Bakan, kelamlarına şöyle devam etti:

* Ekim 2017’de aileler bizimle irtibat kuruyorlardı, arıyorlardı konuşuyorduk, telefonlaşıyorduk. Veli Ağbaba’yla birlikte Meclis’te ailelerle birlikte basın toplantısı düzenledik.

* O gün o ailelerin söyledikleri hala kulaklarımda çınlıyor. Şehit Müslüm Altıntaş’ın annesi şöyle demişti: ‘Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a sesleniyorum, artık sesimizi duysunlar. Dünyaya sesleniyorum, içimizdeki yangını duysunlar. Dağdakilere sesleniyorum, onların da anaları babaları vardır bizi anlasınlar, evlatlarımızı bıraksınlar’.

* Songül ana sesini duyurabildi mi? Hayır sesini duyan olmadı. Şehit Astsubay Semih Özbey’in babası Gürsel Özbey: ‘Bize daima ‘sabır’ dediler. Artık sabredemiyoruz. Ya kendimizi yakacağız ya da çocuklarımız için bu devlet bir adım atmalı’ dedi. Adım atan oldu mu? Olmadı.

“SORDUĞUMUZ SORUYA KARŞILIK ALAMADIK”

Şubat 2018’de dönemim Başbakanı Binali Yıldırım’a tekrar sorduğunu lakin tekrar karşılık alamadığını belirten Bakan, “Ekim 2018, bu sefer Hulusi Akar’a sordum. Birinci sefer cevap geldi; ‘terör örgütleriyle gayrete yönelik keşif, gözetleme ve operasyonel faaliyetler azim ve kararlılıkla devam etmektedir’. Yani sorduğumuz sorunun yeniden yanıtını alamadık” dedi.

“BİZ SESİNİ DUYDUK ŞEHİDİM FAKAT DUYURAMADIK”

Son olarak 9 Şubat’ta, operasyon başlamadan bir gün evvel Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a soru önergesi verdiğini, beş gün sonra şehitlerden gelen acı haberi aldığını söyleyen Bakan, “Tüm askerlerimiz, polislerimiz mağarada şehit edilmişti. Tam altı yıl… Gecesi gündüzü, sabahı akşamı, kışı, baharı, yazı, tam altı yıl bu çocuklar sağdı. Mektup yazdılar, Semih o mektupta diyordu ki; ‘ben buradayım, sağım, ölmedim, yaşıyorum demek için yazıyorum. Sesimizi artık birileri duysun diye yazıyorum’. Biz senin sesini duyduk şehidim fakat duyuramadık” sözlerine yer verdi.

“BEŞ YILDIR, ALTI YILDIR NEYİ BEKLEDİNİZ?”

“Bizim askerimiz, bizim Mehmetçiğimiz, İsrail’in askerinden, İngiliz’in askerinden, Amerika’nın askerinden daha mı az kıymetli?” diye soran Bakan, “Beş yıldır, altı yıldır neyi beklediniz? Beş yıldır, altı yıldır lisanlar lal, kulaklar sağır, gözler kör. Dünya kendi askerini kurtarmak için her türlü operasyonu, diplomasiyi, her türlü yolu kullanırken iktidar 23 Haziran İstanbul seçimleri için terör örgütü reisi Abdullah Öcalan’dan mektup getirdi mektup. Madem bu türlü imkanlarınız vardı, bizim askerimiz için bu imkanları kullanmadınız? Niçin bunu gelip burada anlatmıyorsunuz?” sorularını lisana getirdi.

“BU BAŞARISIZLIĞIN HESABINI MİLLETE VERMEK ZORUNDASINIZ”

Bakan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Dünyaya ilan eder üzere ‘sürprizim var’ diyecek Cumhurbaşkanı, davulla zurnayla operasyona gideceksin… Bu türlü bir şey olur mu? Dünyada var mı? Sessiz sedasız olur bu türlü operasyonlar. Bu başarısızlığın hesabını bu millete vermek zorundasınız.”

“GALAKSİLER ORTASI SEYAHAT YAPSANIZ BİLE BU UTANÇTAN KURTULAMAYACAKSINIZ”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar’a seslenen Bakan, şöyle konuştu:

* Başarısız olduğunu Cumhurbaşkanı’nın kürsüden ilan ettiği bu operasyonun sorumluluğunu kim alacak? Bu çocukların hesabını kim verecek? Sayın Soylu, sayın Akar size soruyorum.

* Altı yıldır çocuğunun yolunu gözleyen, bayram yapmayan, düğüne gitmeyen, yüzü gülmeyen, şehit haberini almış, gözlerinde yaş, konuşamayan şehit anasını AK Parti kongresine canlı bağladınız, (şehit annesi) ağlamaktan konuşamıyor. Yani empati mahrumu ‘şahsım’ verecek o vakit bunun hesabını.

* Bu başarısızlığın hesabını bu millete vermek zorundasınız. Bırakın Ay’a gitmeyi, galaksiler ortası seyahat yapsanız bu utançtan, bu ayıptan kurtulamayacaksınız.

Sözcü