Dokuz Eylül Üniversitesi idaresi, 11 Ocak’ta Ege Üniversitesi önünde, “Kayyum rektör gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek” sloganıyla, 12 Ocak’ta Dokuz Eylül Üniversitesi karşısında bulunan Hasanağa Bahçesi yeşil alanda “Kayyum rektörlere karşı bu sefer de Hasanağa’da buluşuyoruz” sloganıyla basın açıklamasına katılan 7 öğrenciye soruşturma açtı. Öğrenciler, Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanması üzerine başlayan protesto hareketlerine takviye verdi.
REKTÖRÜLÜK ÇELİŞKİLİ MÜNASEBETLERLE SORUŞTURMA AÇTI
Öğrencilerin bu hareketi, uzun yıllar boyunca Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Lider Yardımcılığı ile Milletvekilliği yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar’ı da rahatsız etti. Hotar, 12 Ocak 2021 günü Buca’daki Hasanağa Parkı’nda “Kayyum Rektörler” ile ilgili basın açıklamasına katılan yedi öğrenci hakkında soruşturma açılması talimatı verdi.
Rektörün soruşturma vazifelisi olarak tayin ettiği İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Çağnur Balsarı, öğrencilere bildiri ettiği savunma davetinde, soruşturma münasebetini basın açıklamasına iştirak olarak gösterirken, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Avni Egeli ise Covid-19 önlemlerine uyulmaması tezini münasebet gösterdi. Bu mevzuda İçişleri Bakanlığı genelgeleri ile İzmir Vilayet Hıfzısıhha Konseyi kararları destek olarak gösterildi.
“REKTÖRLÜĞÜN BU TÜRLÜ BİR HAK VE YETKİSİ YOK”
Öğrenciler hakkındaki soruşturmayı yakından takip eden İzmir Barosu avukatlarından Baran Selanik, rektörlüğün açtığı soruşturmanın hukuka muhalif ve komik olduğunu söyledi. Soruşturmacıların makul ve mantıklı münasebetleri olmadığını vurgulayan Selanik, yerleşke dışındaki basın açıklamaları ile Covid-19 konusunda rektörlüğün soruşturma açma hak ve yetkisi olmadığını kaydetti.
Selanik şöyle konuştu: “Böyle bir süreç yapma yetkisi yalnızca valilik ve kaymakamlıklardadır. Kaldı ki, niyet ve söz özgürlüğü cürüm değildir. Üniversite idaresinin keyfe sıkıntı süreci çok gülünç. Böylesine bir komikliğe tüzel yorum getirmeye çalışmak hukuka saygısızlık olur aslında. Rektörlük adeta kolluk güçlerinin yetkisini kendinde görerek, hafiyelik yapıyor. Öğrencileri baskı altına alma ve yıldırma fikrini somutlaştırıyor. Üniversite idaresinin hiçbir tüzel altyapısı olmayan bu uygulaması, Türkiye’deki tabir özgürlüğünü kısıtlama sisteminin bir modülüdür. Öğrencilerin hareket yapmaları ile ilgili rektörlüğe tek söyleyeceğimiz şu: Size ne?”
“AVUKATLAR ÖĞRENCİLERİN YANINDA”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında tabir özgürlüğünü en fazla ihlal eden ülkenin Türkiye olmasının tesadüf olmadığını belirten Avukat Baran Selanik,” Hukuk insanları olarak, adaletsizliklerin karşısında, haklı ve onurlu çabalarında öğrencilerin yanındayız” dedi.
Sözcü
