DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, partisinin Malatya  İl Başkanlığının 1. Olağan Vilayet Kongresine katıldı. Kongrede yaptığı konuşmada AKP’yi eleştire Babacan şunları söyledi;

”Şu anda iktidarda olan parti 28 Şubat mağdurları ismine yola koyularak geniş bir toplum kısmının dayanağını aldı. Pekala, Türkiye genelinde o gün takviye verenlerin, 28 Şubat’ın iklimini en sert formda yaşayan kentlerimizden biri olan Malatya’nın, gerçekte istediği Türkiye bugünkü Türkiye miydi?

*Acaba 28 Şubat’ta hor görülen bölümler nasıl bir ülke hayal etmişlerdi? Aydınların fikirleri yüzünden mahpus yattığı, muhalefetin her görüldüğü yerde ezildiği, tek bir sesin bütün sesleri bastırdığı bir ülke mi hayal etmişlerdi?

*Devran dönsün ve tıpkı adaletsizlikler bu kez öbürleri tarafından yaşansın mı istemişlerdi? Hayır. Bu değildi istedikleri. Bugünkü iktidar partisi, 28 Şubat sürecinden sonra, içinden geldikleri kısımların ezilmesine itiraz olarak ortaya çıkan bir partiydi.

*O gün bu siyasi partiye dayanak verenlerin büyük çoğunluğu bugün derin bir hayal kırıklığı içinde. “Biz bu türlü olmasını istememiştik” diyorlar. “Bize yapılan haksızlıkları diğerlerine yapmak için iktidar olmadık” diyorlar. “Bu yapılanlar bizim ahlakımıza, inancımıza, örfümüze, adetimize uymaz” diyorlar.

*Öte yandan, büyük çoğunluk şimdi yüksek sesle söyleyemiyor bunları. Ancak biliyorum ki, o adaletli beşerler aile meclislerinde, mahalle kahvelerinde, komşularıyla baş başa verdiklerinde bunları konuşuyorlar.

“TANITIM ÇALIŞMALARI İPTAL EDİLİYOR”

Malatya Vilayet Başkanlığı kongresinin tanıtımlarının çeşitli mazeretlerle engellendiğini belirten Babacan konuşmasının devamında şunları söyledi;

*Kongremizi duyurmak için kongremizle ilgili tanıtım gereçleri hazırladılar. Bilboardlar için, farklı yerlerdeki LED ekranlar için mukaveleler yaptılar. Yarın şu anda iktidarda olan partinin kongresi var.

*Bizim kongre duyurularımızla ilgili hazırladığımız pek çok gereç indirildi, söküldü. Anons çalışmaları yapılıyordu. Bu gürültü kirliliği diyerek engellediler. İktidar partisinin araçları daha da yüksek sesle her türlü çalışmayı yaptı, onlara karışan yok.

*Bizim mütevazı bütçelerle yaptığımız tanıtım çalışmaları nasıl son dakikada iptal ediliyor? Malatya’nın sokaklarını, caddelerini daima bir arada gördük. Nasıl oluyor? Fark, bir cumhurbaşkanının birebir vakitte bir partinin genel lideri olması.

“BU SİSTEMİN SÜRATLE DEĞİŞMESİ LAZIM”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Ssitemini eleştiren Babacan sistemin süratle değişmesi gerektiğini belirterek şunları kaydetti;

*Biliyorsunuz, 2017 Anayasa değişikliği yaptık. Seçilen cumhurbaşkanının partisiyle ilgi kesilirdi. O husus çıkarıldı. Fakat yemin hususu değişmedi. Cumhurbaşkanının yemin hususunun son kısmını okuyayım: “Üzerime aldığım vazifesi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve gururum üzerine ant içerim.”

*Bu husus duruyor. Sayın Cumhurbaşkanı bu andı okuyarak vazifesine başladı. Bir ülkenin sisteminde devlet liderinin tarafsızlığı çok kıymetlidir ve biz o maddeyi değiştirmedik. Ancak seçilen cumhurbaşkanı, tıpkı vakitte çabucak bir sonraki kongreyle partinin genel lideri seçilince artık nasıl tarafsız olacak?

*Malatya’da bizim pankartlarımızı indirenler, bilboardlarımızı sökenler, LED yayınları durduranlar kimden güç alıyor da yapıyor bunu? Hukuk devletinde bu türlü bir şey olur mu?

*Biz de bu ülkenin anayasasına, siyasi partiler maddesine nazaran kurulmuş bir siyasi partiyiz. Bu ülkede bir kontrat hukuku varsa onun olağanda çiğnenememesi lazım. Bu sistem baştan sona son derece yanlış bir sistem oldu. Bu sistemin süratle değişmesi lazım.

“ALEVİ VATANDAŞLAR İÇİN GEREKLİ ADIMLARI ATACAĞIZ”

“Bugün çok partili ve çok sesli demokratik hayatımızı tek sesli hale getirmeye çalışan bir idareyle karşı karşıyayız” diyen Babacan, kelamlarını şöyle sürdürdü;

*Bu anlayış yüzünden toplum modüllere bölündü, kutuplaştırıldı. Biz DEVA Partisi olarak, Türkiye’yi yine birleştirmek istiyoruz. Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıyız. Bunun refahını daima birlikte yaşamalıyız.

*Biz insanların inançlarının gereğini korkusuzca ve huzurla yaşayabilecekleri özgür bir ortamı oluşturacağız. Biz vatandaşlarımızın inanç, kültür ve referans ekseninde hak ve özgürlük taleplerini adalet temelinde karşılayacağız.

*Biz, ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalara son vereceğiz. Bu kapsamda, Alevi vatandaşlarımızın başta Cem Konutlarına ait talepleri olmak üzere inanç, fikir ve davranış temelinde birikmiş meselelerinin tahlili için gerekli her türlü adımı atacağız.

*Biz tüm din ve inanç kümelerinin kamusal görünürlüklerinin önündeki tüm yasal ve idari manileri ortadan kaldıracağız. Sözlerimin tam bu noktasında 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı burada kendi memleketinde hürmetle anmak istiyorum.

*Bugün, Özal üzere birleştirici, Özal üzere tüm kimliklerin özgürlüğünü savunan, halkımızın ekonomik refahını önceleyen bir siyasete muhtaçlığımız var. DEVA Partisi işte bu yüzden var.

“BÜTÇE AÇIĞI TARİHİN EN YÜKSEK SEVİYESİNDE”

AKP’nin iktisat siyasetini eleştiren Babacan konuşmasına şöyle devam etti;

*Türkiye iktisadı son yirmi yılın en berbat düzeyinde. Günbegün yoksullaşıyoruz. Günbegün cebimizdeki para bedel kaybediyor. Ülkemizdeki yoksulluk tarihin rekor düzeyinde. Gelir uçurumu büyüdü, büyümeye de devam ediyor. Hayat pahalılığı can yakıyor, can alıyor.

*Asgari fiyat, sefalet fiyatına dönmüş durumda. Açıkladıkları son ekonomik programla yoksullaştığımızı aslında kendileri ilan ettiler. Evet, yoksullaşıyoruz. Ben ve arkadaşlarım yönetimdeyken kişi başına ulusal gelirimiz 12 bin 594 dolar iken artık 8 bin 381 dolara düşeceği açıklandı.

*Merkez Bankası’nda yıllardır biriktirilen tam 120 Milyar dolar dövizi bir inat uğruna yaktılar. İsraf ve yanlış idare sonucu hükûmetin bütçe açığı tarihin en yüksek seviyesinde!

*Ben ve arkadaşlarım iktisat idaresini bıraktığımızda, 2015 yılında, 24 milyar TL olan bütçe açığı, 2020 yılında tam on katına çıkarak 239 milyar TL olacağını açıkladılar. 10 katı 10!

*Bitmedi, 2023 yılına kadar da bunun azalmayacağını açıkladılar. Açıkladıkları programla Türkiye’nin yine borç faiz sarmalına geri döndüğü de tescil edilmiştir. Bütçeden yapılan faiz ödemeleri benim ayrıldığım yıl 53 milyar TL idi. Bu yılki faiz ödemesi 137 milyar olarak ilan edildi.

*Gelecek yıl ise bu sayının tam 179 milyara çıkacağı açıklandı. Arkadaşlar, yoksullaşıyoruz. Bunun tek bir nedeni var, o denli dış güçler iç güçler falan değil: Berbat yönetim! Fakat artık kâfi.

TÜRK MALLARINA BOYKOTU HATIRLATTI

Türkiye’nin gereksiz polemik ve arbedelerin içine sokulduğunu belirten Babacan, şu sözleri kullandı;

*Ne vakit içeride işleri zora düşse, gidip öbür ülke önderleriyle hengameye tutuştular. Birçok vakit da ülkemizin çıkarları için de değil, içeride halka hesap vermemek için, yapay gündem oluşturmak için bunu yaptılar.

*Eskiden Türkiye arabuluculuk yapardı, hakemlik yapardı. Sözümüzün gücü vardı. Lakin artık bunu kaybettik. Artık güvenilen değil kuşku duyulan bir ülke olduk. Doğu Akdeniz’de büsbütün yalnızlaştık. Haklı olduğumuz bahislerde bile hakkımızı savunamaz olduk.

*Son vakitlerde kimi körfez ülkelerinde başlayan Türk eserleri boykotu maalesef tüm Arap dünyasına yayılma eğilimi gösteriyor. Bu önemli duruma bile hükûmetin reaksiyonu “gülüp geçiyoruz“ halinde oldu.

*Oysa ortada gülüp geçilecek bir durum yok. Malatyalı sanayicimiz, ihracatçımız gülüp geçemiyor. Dolar kuruna bakma, hasta sayısını görmezden gel, ambargolara gül geç. Onlar gülüyor da yatırımcı kan ağlıyor. Farkında değiller.

Ülkeyle bağları büsbütün koptu, vatandaşın gerçek kederi ne, ekonomik durumu nasıl farkında değiller. Biz dış siyasetteki bu yanlışlara son vereceğiz. Kelamımızı gücünü artıracağız. Hengameden beslenmeyeceğiz. Konuştuğumuzda tüm dünya Türkiye’nin kelamına kulak kabartacak.

Sözcü