DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, partisinin vilayet kongresine katılmak üzere Diyarbakır’a gitti. Babacan’ın birinci olarak Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasını ziyaret ederek kentteki iş adamlarıyla toplantı gerçekleştirdi.
“GÜÇLÜ, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KAPSAYICI BÜYÜME”
Ali Babacan, toplantıda şu açıklamalarda bulundu:
* Bu kadim kentte şayet işsizlik hala çok yüksekse, gençlerimiz hala iş bulmakta zorlanıyorsa Diyarbakır Türkiye genelinde hem kamu yatırımları hem özel bölüm yatırımları açısından baktığımızda şayet hak ettiği yatırımı alamamışsa sahiden bunu masaya yatırıp niçin bu türlü oldu diye incelememiz gerekiyor.
* Biz ülkemizin topyekûn dört bir köşesinin eş vakitli olarak kalkınmasını istiyoruz. Ülkemizin ekonomik programını şöyle bir göz attığımızda bizim güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme amacımız var.
* Güçlü bir Türkiye diyoruz zira Türkiye büyüyen ve açılmış olan farkı kapatabilmek için nitekim çok süratli bir büyüme sürecine girmek zorunda.
“TÜRKİYE HASTALIĞINI İNKAR EDEN HASTAYA BENZİYOR”
* Bu seyahat kıymetli bir seyahat. Ülkemize baktığımız vakit Diyarbakır’a baktığımız vakit en değerli sorunlar nedir diye şöyle bir sıraladığımız vakit sorunların birinci sırasında özgürlüklerle ilgili problemler olduğunu görüyoruz.
* Tabir özgürlüğü kapsamında düşündüğünü söyleyebilmek, inandığını konuşabilmek bir ülke için son derece kıymetli. Şayet bir ülkede sorunlar söz edilemiyorsa, beşerler susturuluyorsa, sorunları işaret eden gençlerimiz gözaltına alınıyorsa bu ülke özgürlüklerin olduğu bir ülke değildir bu ülke problemlerini çözemez.
* Şuanda içinde bulunduğumuz durumda tam da o denli bir durum. Hastalığını inkar eden hastanın durumuna benziyor şuan Türkiye’nin hali.
* Bakıyoruz hükümetin en üst düzeylerinden ‘ekonomi pik yapıyor, iktisat çok iyi gidiyor’ deniliyor. Sonuçta bir de çarşıdaki pazardaki gerçekler var.
* Bu salonda iş dünyasından birçok arkadaşımız var ülkede önemli bir hayat pahalılığı olduğunu herkes biliyor, işsizlik sorunun büyüdüğünü herkes görüyor ancak bunları tabir etmek konusunda maalesef pek çok iş dünyası örgütü de dahil olmak üzere beşerler sessiz ve korkuyor. İşte biz o kaygı duvarlarını yıkmak için o duvarları aşmak için bu siyasi hareketi başlattık.
“SANDIĞI ANLAMSIZLAŞTIRIRSANIZ…”
“Ülkemizin bir öbür sorunu ise adalet” diyen Babacan şunları kaydetti
* Yargımızın maalesef bağımsız ve tarafsız çalışamaması, eğitimde fırsat eşitliliği olmaması, iş yaparken özgür rekabet ortamında fırsat eşitliliğinin olmaması. Kamuda işe girerken, terfilerde fırsat eşitliliğinin olmaması.
Genel manada bu adalet sorunu gerçekten memleketimizin önündeki en değerli külfetlerden bir tanesi. Şayet biz bu bahiste meseleleri çözemezsek ekonomik meseleleri çözemeyiz.
Ülkemizde demokrasi o denli bir hale geldi ki adeta sandıktan sandığa insanların hatırlandığı, sandıktan sandığa hükümetin aklına gelen bir sistem haline geldi.
Maalesef demokrasi açısından önemli dertlerimiz var üstelik seçimlerin dahi neredeyse manasını yitirdiği bir sürece giriyoruz. Seçilmiş insanların idari kararlarla bir sabah konutlarından alınıp götürüldüğünü görüyoruz.
İster bu belediye lideri olsun, isterse belediye meclislerinde meclis üyesi olsun isterse Ankara’da TBMM’de seçilmiş milletvekilleri olsun. Seçilmiş insan demek ardında bezen 5 bin, bazen 500 bin bezen 5 milyon insanın iradesi demek.
Biz çok açık söylüyoruz seçilmiş bir insanın misyondan alınmasını yalnızca bağımsız yargı tarafından yapılabilir aksi halde siz seçimleri anlamsızlaştırırsanız, sandığı anlamlaştırırsanız bu ülkede artık gerçek manada bir demokrasi var diyemeyiz.
Ve beşerler artık diğer tahlil yolları aramaya başlar. Meğer tahlil yalnızca ve yalnızca siyasette ve demokraside olmalı” diye konuştu.
Sözcü
