YETERLİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, gündeme dair basın açıklamasında bulundu. Milletin gerçek gündeminin iktisat, hayat pahalılığı, pandemi, bayana yönelik şiddet, tarlasını ekemeyen çiftçiler, hayat pahalılığı altında ezdirilen personeller, hakları verilmeyen EYT’liler, 3600 ek gösterge kelamı tutulmayan polisler, sıhhat çalışanları ve atanamayan öğretmenler olduğunu vurgulayan Akşener, şunları söyledi:
* Bu acı gerçekler, hayatımızı her geçen gün zorlaştırırken, Türkiye, gerçekleri değil, yapay gündemleri konuşmak zorunda bırakılıyor. İktidar sıkıştıkça, raftan bir evrak çıkarıp, sabah akşam ekranlarda, ‘Haydi bunu konuşun’ diyor. İşte son günlerde, güya bu türlü bir sıkıntımız varmış üzere, tekrar ısıtılan başörtüsü sorunu de bunlardan biri.
* Evvel, mazide bıraktığımız bir zihniyetin temsilcisi, eski bir bakan çıkıyor, başörtülü yargıçlarımız hakkında densizce konuşuyor; Sonra Sayın Erdoğan çıkıyor, torunu yaşındaki genç bir bayan siyasetçiye, sadece CHP’de siyaset yapıyor diye, utanmadan “Vitrin Süsü” diyor. Al birini vur ötekine! Birebir vesayetçi zihniyetin farklı düzlemdeki temsilcileri…
* Bayanı ve başındaki örtüyü siyasi gereç yapmaktan çekinmeyen bu zihniyet, siyaseten icap ettiğinde, hiç utanmadan o örtüyü ayağının altına almaktan da çekinmiyor.
“DEMEK Kİ ‘YA AKP’LİSİN YA DA HAİNSİN’ MESELESİYMİŞ”
“Siyasetini, sıkıştıkça sarıldığı “Başörtülü bacım” kelamı üzerine bina edenlerin, “Vitrin süsü” kelamıyla geldikleri nokta, tek sözle ibretlik” diyen Akşener, “Demek ki problem, kızlarımızın, bayanlarımızın başındaki örtü problemi değilmiş. Demek ki problem, “ya Ak Partilisin, ya da hainsin” sıkıntısıymış. Demek ki sorun, her zamanki üzere, siyasi rant meselesiymiş” tabirlerine yer verdi.
Erdoğan’a seslenen Akşener, “Sayın Erdoğan; Ayıptır. Günahtır. Makamının farkına var artık! Sen bu ülkenin Cumhurbaşkanısın. Milletini bu halde ayıramazsın. Kendine gel. Çabucak 21 yaşındaki o genç arkadaşımızı orta, gönlünü al, helallik iste. Yaşının, makamının ve daha da değerlisi ahlakın gereği budur” dedi.
“MİLLETİMİZİN OYALANMASINA MÜSAADE VERMEYECEĞİZ”
Akşener, ‘yapay tartışmalarla’ ilgili kelamlarını şöyle sürdürdü:
* Türkiye’nin içine çekilmek istendiği bu yapay tartışmaların zamanlaması da, nedense pek bir manidar oluyor. Döviz fırlıyor, bir bakıyoruz, tek parti devri tekrar tartışmaya açılıyor.
* Yeni yılın artırımları açıklanıyor, bir bakıyoruz, raftan başörtüsü tartışması iniyor. Faiz artırılıyor, bir bakıyoruz, bir anda bütün ekranları darbe tartışmaları sarıyor. Halbuki, üstesinden gelmek zorunda olduğumuz önemli meselelerimiz var. Lakin iktidar, bunları çözmek için çalışmak yerine, yandaş medyası üzerinden, milletimize bu yapay tartışmaları dayatıyor.
* Gerçekleri konuşmak yerine, palavralarla vakit kaybedelim istiyor. Biz bu sineması, daha evvel de izledik Sayın Erdoğan…Artık ÂLÂ Parti var. Bu palavralara, bu dümenlere, bizim karnımız tok. Sen ve atanmışların, istediğiniz kadar algı kasın. Sen ve danışmanların, istediğiniz kadar kendinizi paralayın. Biz inatla, milletimizin gerçeklerini konuşmaya devam edeceğiz. Milletimizin, raftan indirilen küflenmiş hususlarla, oyalanmasına müsaade vermeyeceğiz.
“MİLLET MİLLET DİYEREK YOLA ÇIKAN ERDOĞAN…”
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin yabancı yatırımcıya ‘Gelin Türkiye’de yatırım yapın’ davetine dikkat çeken Akşener, şunları kaydetti:
* Türkiye’nin sunduğu fırsat olarak neyi gösteriyor, biliyor musunuz? “Nitelikli ve uygun maliyetli iş gücünü” gösteriyor. Yani; “Gelin, burada emek ucuz, ucuz emekle daha çok kazanırsınız.” diyor. İşte bu; “Millet millet” diyerek yola çıkan Sayın Erdoğan’ın, bugün milletinden ne kadar kopmuş olduğunun vesikasıdır. İşte bu; Ak Parti iktidarının milletimize biçtiği değerin dokunaklı bir göstergesidir.
* Allah aşkına, bir ülkenin Cumhurbaşkanlığı, o ülkenin emeğini ucuz diye pazarlar mı? Zihniyetteki çapsızlığa, koskoca Türkiye’ye biçilen role bakar mısınız?… Bu türlü bir zihniyetin Türkiye’ye vereceği bir şey kalmış olabilir mi?
* Türkiye üzere yüksek potansiyeli olan bir ülkeye, Bangladeş olma vizyonu çizmeye utanmıyor musunuz? Kendi milletinize, üçüncü dünya ülkesi vatandaşı muamelesi yapmaya utanmıyor musunuz? Tank Palet’i, Katar ortaklı şirkete, Şeker fabrikalarını, Cargill’e peşkeş çeker üzere, Türk Milleti’nin emeğini, yabancı şirketlere peşkeş çekmeye utanmıyor musunuz?
Akşener, iktisat alanında da Erdoğan’a şu davetlerde bulundu:
*Öncelikle, Türkiye’ye, ulusal gelirinin yaklaşık yüzde 20’sine mal olan, bu şaibeli devrin sorumlularının anlaşılması için, Merkez Bankası Para Siyaseti Konseyi’nin toplantı tutanaklarını açıklayın. Böylelikle, şu anda da vazifede olması olası kamu vazifelilerinin, o devirde nasıl bir tavır aldıkları ortaya çıksın. Gerekirse Millet Meclisi’nde bir kurul kurun. Bu karanlık devri aydınlatmak için, gereken her türlü dayanağı vermeye hazırız.
* Kamu Bankalarının, döviz açık konumunun kapatılması için, Evvel, Kamu Bankaları, Hazine, ve Merkez Bankası ortasındaki karmaşık ilişkiyi sonlandırın, böylelikle inancı yine sağlayın.
* Bankacılık bölümünün taşıdığı sıkıntılı kredi riski, bir krize dönüşmeden, daldaki paydaşlarla bir yol haritası oluşturun. Elde edilen karın kişiselleştiği, lakin sorumsuz davranışlardan ötürü, uğranan zararın kamusallaştığı bir yaklaşımdan uzak durun.
* Faiz oranlarının yükselmekte olduğu bir ortamda, firmaların yapılandırma maliyetleri de yükselecektir. Bu süreçte, yapılandırma talep eden firmalara, kredi kullandırma faizleri üzerinden yapılandırma faizi uygulayın. Bahis ile kararları da ilgili bölüm temsilcileri ile birlikte alın.
* Örneğin, otoyol ve köprü üzere KÖİ’lere yapılan, enflasyonun çok üzerindeki artırımlar, enflasyonu arttırıcı bir tesir yaratacak. O nedenle, KÖİ’lere artırım yapmayın.
* Kapsamlı bir tarım ıslahatını çabucak hayata geçirin, Böylelikle enflasyon düşsün, vatandaşımızın satın alma gücü artsın. Bu sırada, iklim değişikliğinin olumsuz tesirlerini daha fazla hissetmeden, mevzuyla ilgili geniş iştirakli bir hareket planını da devreye alın.
* Memleketler arası hukuk kuralları çerçevesinde hareket edip, milyarlarca dolarlık haksız yararı belgeleyerek, daha fazla kamu ziyanının oluşmasının önüne geçmek mümkün. Gelin 5 müteahhit sevdanızdan vazgeçin, milletin kanını emen bu parazitlerden kurtulalım.
* Ulusal Piyango ikramiyelerine bile göz koyan, Sayın Erdoğan’ın şahsi şirketi pozisyonundaki Türkiye Varlık Fonu’nu, ivedilikle tasfiye edin, fonda yer alan şirketleri de Hazine’ye devredin.
* Yıllardan beri benimsediğiniz, “istihdamsız büyüme” modelini artık terk edin. İşgücü verimliliğini ve istihdamı önceleyen bir istihdam stratejisini,
partiler üstü bir yaklaşımla uygulamaya koyun.
* Kısa çalışma ödeneğinden yararlanan milyonlarca çalışanımızın, emeklilik için gerekli olan, uzun vadeli sigorta kollarına prim ödenmiyor. Bu yanlışı çabucak düzeltin.
“İlk sandıkta biz geleceğiz, ve memleketimizi, içine düşürdükleri bu çukurdan, çekip çıkartacağız” diye devam eden Akşener, “Açız” diyen vatandaşa keyif çayı atan, Başörtülü bayanlara “Vitrin süsü” diyen, Millet iradesini “İllet-zillet” gören, 82 milyonu, 5 müteahhidinin cebine çalıştıran, bu iktidarın bilmesi gereken bir gerçek var: Ne diyor Ömer Lütfü Mete; “Ülkeyi, partiler, programlar, reçeteler düzeltmez! Ahlâkımız düzelmedikçe, ahlâk siyasete hâkim olmadıkça, memleket de düzelmez!” El hak hakikat. “Güzel ahlakı tamamlamaya geldim.” diyen hazreti Peygamberin ümmeti, her şeyden evvel ahlaklı olmak zorundadır” formunda konuştu.
“TÜRKİYE’NİN ÇIKIŞI GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM’DEDİR”
Akşener, “Damadı affederek olmaz…Bu bir sistem sorunu. Türkiye’nin çıkışı, iyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’dedir. Yargının bağımsız, kuvvetler ayrılığının var olduğu, İktidarın ve tüm kurumların şeffaf çalıştığı, millet ismine denetlenebildiği, demokrasinin tam ve kamil olarak uygulandığı, Beşerinin güçlü, keyifli ve huzurlu olduğu bir Türkiye’nin anahtarı işte budur” diye kelamlarını tamamladı.
Sözcü
