Müstakil Endüstrici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Çanakkale Şubesi’nin 5’inci Genel Heyet Toplantısı, Ticaret Borsası salonunda gerçekleştirildi.

Genel Şuraya, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, AKP Küme Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, AKP Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, AKP Çanakkale Vilayet Lideri Naim Makas, MÜSİAD Çanakkale Şube Lideri Şerif Keyifli, Ticaret Borsası Lideri Kaya Üzen, sivil tolum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Genel Konseyin divan başkanlığını Ali Osman Yıldız, yardımcılığını Ahmet Yayman, katipliğini ise Süleyman Bulut Eğin yaptı.

“HDP’LİLEŞEN BİR ANLAYIŞ OLDUĞUNU VURGULAMAK İSTİYORUM”

Açılış konuşmalarının akabinde kürsüye gelen AKP Küme Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, şunları söyledi:

* 18 Mart üzere, 10 Kasım üzere daha ötesinde Kurban ve Ramazan Bayramı üzere ulusal değerlerimizde, özel günlerimizde ne olur parti hengamesi yapmayın, ikilik yapmayın, resmi merasimlere katılın dedik.

* Dün biliyorsunuz 18 Mart vesilesiyle Meclis Liderimiz, bakanlarımız, ordu kumandanlarımız, bütün sivil toplum kuruluşlarımız ile şehitlikte merasime katıldık. Fakat resmi merasimden sonra öteki partiler orada çelenk koydular, bu yanlış.

* 18 Mart tektir, 10 Kasım tektir, 19 Mayıs tektir. Bunların merasimi tek olması lazım. Ortamızda farklı fikirler olabilir. Siyasi partilerimiz farklı olabilir, ideolojimiz farklı olabilir. Fakat ülkemiz tek, sayın Kılıçdaroğlu ve sayın Akşener’e, MÜSİAD kongresinden sitem ediyorum.

* O sabahki merasimlere katılmayıp, sonradan çelenk koymanın hangi manaya geldiğini, HDP’lileşen bir anlayış olduğunu vurgulamak istiyorum. Müdahale edin, uyarın, bunları yapmasınlar.

* 19 Mart’ta gelsin, 20 Mart’ta gelsin çelenk koysunlar lakin 18 Mart’ta gelmişsen Meclis Lideri ile valiyle birlikte orada olmak durumundasın, bize yakışan budur.

“SÖZ BUNDAN SONRA YARGININ”

Bülent Turan, konuşmasının devamında şunları söyledi:

* Bakınız bir siyasi partiye Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kapatma davası açtı. Kelam bundan sonra yargının, bizim değil. Yargı ne derse başımızın tacı.

* Lakin bugün gazetelere baktığımızda, ‘vay demokratik bir ülke de dava mı açılır’ dendiğini, birtakım siyasi partilerin bunu en büyük gündem yaptığını görüyoruz.

* Ben de söylüyorum, demokratik bir ülkede terör illeti mi olur. Biz yıllardan beri bağırmaktan Meclis’te, boğazımız patladı. PKK’yı kınayın dedik, Kandil’i terk edin dedik.

* 6 milyon aziz mübarek insan size Kandil’in aparatı olun diye oy vermedi. Demokrasi içerisinde kalın, ülkeyi büyütün, sıkıntıları tabir edin diye oy verdi. Neden siz milletin iradesini öteki öbür örgütlere saçıyorsunuz, veriyorsunuz diye daima eleştirmedik mi?

* Şimdiye kadar hiçbiri 18 Mart’a katıldı mı, şimdiye kadar hiçbiri şehit cenazesine katıldı mı bu arkadaşlarımız, şimdiye kadar Meclis’te Amerika’ya, İsrail’e karşı, Azerbaycan’ın, Libya’nın yanında değişik vakitlerde ortak bildiriler oldu. Her parti attı o imzayı lakin o parti atmadı. Nasıl Türkiye partisi bu. O yüzden yargının diyeceği, vereceği karar başımızın tacıdır.

* Lakin şunu söylemek isterdim kıymetli arkadaşlar. Yıl 2010, AK Parti bir anayasa değişikliği teklif etti. Uygun takip ettiniz. Unsur husus, 20 küsur husus görüşüldü. Bir unsurda, Türkiye’de parti kapatmaların zorlaştırılması neredeyse imkansız hale gelmesi teklif edildi.

* Cumhuriyet savcılığı davayı açamayacak, iddianameyi Anayasa Mahkemesi’ne değil, evvel Meclis’e gönderecekti, unsura nazaran. Meclis’te tüm siyasi partiler eşit temsille, eşit üyeyle o iddianameyi görüşecekler, şayet Meclis’teki partilerin 4/3’ü lakin dava açılsın derse o iddianame Anayasa Mahkemesi’ne mevzu olacaktı.

* Lakin buradan hatırlatmak isterim hem CHP hem HDP o değişikliğe ‘Evet’ demediler. Niçin demediler biliyor musunuz; zira o vakit AK Parti’nin kapatılması isteniyordu. Zira o vakit Refah Partisinin ve devamının kapatılması isteniyordu.

* Siz kendine demokrat, diğerlerine değil derseniz. Gün gelir hesap döner ayağınıza dolaşır. Keşke bugün eleştiren arkadaşlar o gün de birebir hassasiyetle Türkiye’de partilerin kapatılmasına ‘Hayır’ deselermiş. O gün o maddeyi düşürenler, o maddeyi Meclis’ten geçirmeyenler, bugün ağlar üzere yapıyorlar. Bu adil değil, bu demokratik değil. DHA

Sözcü