AKP Küme Başkanvekili Bülent Turan, Meclis’te basın mensuplarıyla bir ortaya geldi. Turan, Merkez Bankası’nda 128 milyar dolar rezervin eridiği istikametindeki tenkitlere karşılık verdi.
“CEVAP ŞİMDİYE KADAR ÇOK KEZ NET OLARAK VERİLDİ”
Turan şöyle konuştu:
* 2002’de altın ve döviz bir arada, brüt döviz rezervimiz 26 milyar dolar. Kemal Kılıçdaroğlu, ‘128 milyar dolar nerede?’ diyorsa, öncelikle rezervi 26 milyar dolardan 128 milyar dolara çıkardığımızı yani başarımızı takdir ettiğini tabir etmek isterim.
* Aslında bizi eleştirirken bunu 26 milyar dolardan 128 milyar dolara çıkardığımızı da vurgulamış oluyorlar. Ama bizdeki muhalefet nereden bakarsak bakalım daima elimizde kalan stil ortaya koyuyor.
* Muhalefetin palavradan, iftiradan öteki bir siyaset yapmadığını görüyoruz. Şayet dedikleri üzere Merkez Bankası’nda bu türlü bir kayıp varsa neden bunu bir anda 3 parti birlikte kullanmaya başladı? Neden bunu dün değil de bugün söylemeye başladılar? Sorunun karşılığı şimdiye kadar çok kere net olarak verildi.
* Siyasette ne düzey ne de nezaket bıraktılar. Tartışmalar, aksiyonlar, afişler bunun göstergesi. Dün Menderes’e ‘Yurt dışına 12 uçak dolusu altın kaçırıyor.’ diyen anlayışın birebiri bugün bize bu ithamlarda bulunuyor.
* Ortada doküman, bilgi yok. Yalnızca ajans çalışması biçiminde ortaya koyulan bir sav var. Bu sav dün yokken bir anda üç parti tıpkı anda söylüyorsa bu, diğer bir hesabın, öbür bir ‘Başlayın.’ talimatının gereğidir.
“CHP, ELEŞTİRECEK EN SON PARTİ”
AKP’li Turan, kelamlarına şöyle devam etti:
* CHP, AK Parti’yi, bu hususlarda eleştirecek olan en son partidir. Daha dün CHP’nin hesaplarını inceleyen Anayasa Mahkemesi, toplam 3,5 milyon lira civarından usulsüzlük olduğundan partiye ceza kesti.
* Bunun içinde vahim; fakat CHP ile bir arada anılan sucuk, sakız, alkol, don, terlik harcaması var. Bunlar bu türlü adamlar. Nasıl oluyor da bunlar Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını görmeden Merkez Bankasını eleştirebiliyorlar.
* Merkez Bankasında eklenen, satılan yahut çıkarılan ne varsa hepsi kayda geçiriliyor. Bu, ülkemizin, devletimizin bankası. İktisadın aktörleri, vakte nazaran doğal ki bazen dövizi bazen altını bazen Türk Lirasını artıracaktır. Süreç budur.
* ‘Faiz artmasın.’ diye yapılan adımlar vardır. Bu adımları eleştirebilirsiniz; lakin ‘Faiz artmasın.’ diye iktisadın argümanlarının değerlendirilmiş olmasından kaynaklı bir eleştiriyse bunu baş tacı ederiz. Fakat olayı yalnızca siyasi hesaplarla Merkez Bankasının CHP üzere yönetildiğini zannederek bu ithamlarda bulunulmasını ne hükümetimiz ne de Merkez Bankası idaresi hak etmiyor.
* Merkez Bankası, devletin bankası. Bu kadar ağızlarına sakız yapmalarını gerçek bulmuyorum. Buna ait açıklamalar yapıldı. Tekrar dilek ediyorlarsa randevu alsınlar, Merkez Bankasına gitsinler, izah edilsin.
“BU AKLİ BİR SÜREÇ DEĞİL”
Bu tıp tartışmaların ülkeye haksızlık olduğunu söz eden Turan, şu tabirleri kullandı:
* Bu, akli bir süreç değil. Akli bir süreç olsaydı, buna vaktinde ‘Nerede bu?’ derlerdi. Dün ‘Damat nerede?’, bugün ‘Merkez Bankasının paraları nerede?’ Yarın da öteki bir şey olacak. Siyasi bir arbedenin, ajans çalışmasının karşılığı bunlar. Bunun ülkeye haksızlık olduğu kanaatindeyim.
* Bu, ülkemizde faizin artmasını, üretimin durmasını isteyen malum anlayışların aparatlığına soyunmaktan öteki bir şey değil. Aslında nerede bir yanlış var, onun sözcülüğünü CHP yapıyor.
* Dün Esed’in avukatıydılar. Azerbaycan’a asker gönderdiğimizde bize kızıp Ermenistan’ın avukatlığını yaptılar. ‘Libya’da ne işin var?’ deyip İtalya’nın avukatlığını yaptılar.
* ‘Doğu Akdeniz’de ne işin var?’ deyip öteki birilerinin avukatlığını yaptılar. Bugün de faizcilerin avukatlığını yaparak, ‘Faiz niçin artmadı?’ diye kızanların sözcülüğünü yapıyorlar.
Sözcü
