AKP Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Konseyi (MYK) sonrası kıymetli açıklamalarda bulundu.
104 emekli amiral tarafından yayımlanan bildiri sonrası Cumhuriyet Halk Partisi tarafından AKP’yi ima eden kabul edilemeyecek yaklaşım ve ithamların olduğunu belirten Çelik, şunları söyledi;
*Bu metnin değiştirilmesinde iktidarın sorumluluğu olduğu bir ekip açıklamalar yapıldı. Bir de bizim güya bu işlerin içinde arkadaşlarımız varmışta kumpas kuruluyormuş gibisinden bir grup açıklamalarda buna eklendi. Bunlar baştan aşağı yanlıştır.
*Eğer bu bildiri değiştirildiyse, bu bildirinin gece yarısı yayımlanması konusunda bir dış müdahale kelam konusu olduysa o vakit gece yarısı yayımlanır yayımlanmaz ne için bu bildiriye imza atan kimi emekli amiraller çabucak bu bildirinin ne kadar değerli olduğunu, fikir hürriyetine girdiğini açıklama uğraşı içine girdiler.
*Bir tanesi saygısızlığın dozunu ileri seviyeye götürerek, gece yarısı yayımlanan bu bildiriye verdiğimiz karşılık sonucunda bizi kast ederek, ‘geceleyin uykulu bir halde okumuşlar bildiriyi, sabahleyin okurlarsa bu söylediklerinin yanlışsız olmadığını görecekler’ dedi.
*Gece yarısı yayımlanması konusunda bir provokasyon, müdahale varsa ya da bildirinin içeriğinin değiştirildiğine dair bir bilgi varsa bunu o gece yayımlanır yayımlanmaz ‘ben bu bildirinin arkasındayım’ diyen bir ekip emekli amirallere soracaklar. İsimleri belirli. Bunu daha da genişletebilirler.
*Hemen bildiri yayımlanır yayınlanmaz bir grup emekli generaller de çıktılar amirallerin bu bildirisine takviye verdiklerini açıkladılar. Bir bilgi varsa Kılıçdaroğlu’nda bunun içeriğine kim müdahale etmiş, bunun yayımlanma gününü, zamanlanmasını kim değiştirmiş, bunun sorulması gereken o imza atanlar içerisinde gece yarısı bizim verdiğimiz reaksiyon karşısında çabucak bu yanlışsız bir iştir diye savunmaya geçenlerdir.
*Bu son derece yanlış bir iştir, iktidarın, bizim partimizin bu formda suçlanması buradaki, bu aksiyondaki gayrimeşruluğu örtmek için, anormalliği örtmek için maalesef vesayetçi zihniyetin yeni bir eseri olarak bu halde suçlamalara girişmektedir.
*Ayrıca bu değiştirildiği bilgisi Kılıçdaroğlu’na kimden gelmiştir, değiştirildikten sonra başka amiraller, o gece yarısı buna çabucak ben bunun gerisindeyim diye tweet atanlar birtakım emekli generaller bunu niçin yapmıştır bunun izahı Kılıçdaroğlu’nun yapacağı izahtır.
YUNANİSTAN’A REAKSİYON
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Türkiye ziyaretine ait de değerli değerlendirmelerde bulunan Çelik, şunları söyledi;
*Yunanistan Dışişleri Bakanının, Yunanistan devlet yetkililerinin ülkemizi ziyaretinden memnuniyet duyarız. Klasik misafirperverliğimiz ve diplomasi geleneğimiz çerçevesinde meseleleri konuşmaktan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İstikşafi görüşmelerin kesilmesine sebep olan biz değiliz, buna sebep olan Yunan tarafıydı.
*Sonradan tekrar başlamasından duyduğumuz memnuniyeti de anlattık. Ancak biz burada gördük ki, Yunanistan Dışişleri Bakanı, Türkiye’ye, Ankara ile konuşmak için gelmemiş, Atina’ya konuşmak için gelmiş.
*Son derece bağnaz, son derece saygısız bir halde Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletimizi itham etmesi, diplomasi tarihine bir yakışıksızlık örneği olarak girecektir. Bu nezaket dışı, diplomasi dışı hali da bütün dünya görmüş oldu.
*Bütün dünya şunu gördü: Müzakere isteyen, olumlu taraf kim ve müzakere istemeyen ve daima olarak müzakere sürecini sabote eden kimlerdir diye. Beni en çok şaşırtan, ister küçük devlet ister büyük devlet olsun, bütün devletler kendi egemenliklerini korumak konusunda en azından teorik olarak kendi ülkelerinin kendi egemenliklerini muhafazaya muktedir olduğunu söylerler.
*Bunun dışındaki bir söz esasen devlet olma kabiliyetinden ve kapasitesinden geriye gitmek manasına gelir.
“SAYGIYA UYGUN HALDE SÜRDÜRMEYE HAZIRIZ”
“İlk sefer bir bakanın, kendi ülkesinin egemenliğinden bahsederken kendi ülkesinden değil Avrupa Birliği’nden bahsettiğini gördük” diyen Çelik, kelamlarını şöyle sürdürdü;
*“Kendi ülkesinin egemenliğini korumak için kendi ülkesinin kurumlarına atıf yapmayan, Avrupa Birliği’ni istismar eden, kendisine kalkan yapan bir açıklamayı birinci sefer ben bir Dışişleri Bakanından bu biçimde duymuş oldum. Sonuç itibariyle, bu problemlerin neden çözülemediği anlaşıldı.
*Dışişleri Bakanımızın oradaki açıklamasıyla da Türkiye’nin bu meseleleri çözmek için masaya nasıl yüksek bir kapasite, önyargısız bir biçimde ve tam bir müzakere anlayışıyla oturmaya hazır olduğu da görülmüş oldu. Karşı karşıya kaldığımız bağnazlık ve saygısızlığa karşın müzakere sürecini akıllı bir lisanla, akıllı bir devlet anlayışıyla ve müzakerenin metotlarına karşılıklı hürmete uygun bir halde biz sürdürmeye hazır olduğumuzu söylüyoruz.
*Ama bir Dışişleri Bakanı buraya gelecek, dış siyasetin dinamikleri hakkında ve dış siyasetin metotlarıyla konuşmayacak onun yerine kendi ülkesinin iç siyasetindeki siyasi mesleğine Ege’deki ve Doğu Akdeniz’deki sıkıntıları maalesef istismar konusu haline getirecek o vakit buradan bir şey çıkmaz.
*Dolayısıyla Yunanistan Dışişleri Bakanının yaptığı konuşma, Türkiye ile ilgili Yunanistan ortasında bir krizi göstermekten çok Dışişleri Bakanı olarak atanmış birisinin dış siyaset yapmak yerine Yunan iç siyasetine oynamak formunda bir Yunan devlet anlayışıyla ilgili bir krizi göstermektedir.
Sözcü
