18 Kasım Dünya KOAH Günü hasebiyle bilgilendirici bir açıklama yapan Erginel, hastalığın nefes yollarında mikroplarla değil bir iltihaplanmaya bağlı oluşan ilerleyici bir akciğer hastalığı olduğunu belirtti.
KOAH’ın, çoklukla ziyanlı toz ve gaz maruziyeti ve yetersiz akciğer gelişimi üzere ferdî faktörlerin de tesiriyle ortaya çıkan, hava yolları ve/veya hava keseciklerinde anormalliklerin yol açtığı kalıcı solunumsal yakınmalar ve hava akımı kısıtlanması ile karakterize olan yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığı olduğunu anlatan Prof. Dr. M. Sinan Erginel, şunları söyledi:
TOZLU, DUMANLI İŞYERLERİ RİSK FAKTÖRÜ
“KOAH’ın görülme sıklığı dünyada 40 yaş üstü yetişkinlerde ortalama yüzde 11,7 Türkiye’de ise bölgesel değişiklik göstermekle birlikte yüzde 19,1’e çıkan oranlardadır. Türkiye’de teneffüs sistemi hastalıkları vefatlar, mevt nedenleri ortasında üçüncü sıradadır ve bu ölümlerin yüzde 45,6 kadarı KOAH nedeniyle olmaktadır. KOAH gelişimi için tüm dünyada en yaygın görülen risk faktörü tütün eserlerine maruziyettir. Çevresel tütün dumanı maruziyeti de KOAH gelişimine katkıda bulunmaktadır. Akciğer gelişiminde yetersizlik ile bağlantılı hasta faktörleri sıhhatte eşitsizlik, başta biyokütleye (odun, tezek gibisi yakıt) bağlı ortaya çıkan iç ortam ve dış ortam hava kirliliği; tozlu, dumanlı işyerlerinde çalışma ise başka risk faktörleridir. KOAH’ta en sık görülen yakınmalar nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarmadır. KOAH’ın tanısı, kolay ve ağrısız bir test olan ‘nefes ölçüm testi’ ile kolaylıkla konabilmektedir. KOAH’ın erken tanısı, hastalığa bağlı sakatlık ve vefat oranlarını azaltacaktır. KOAH tanısı konulan bireylerin sigara kullanımını bırakmaları, ziyanlı tozdan, gaz dumanından, hava kirliliğinden ve ziyanlı tesirleri kanıtlanmış olan elektronik sigara kullanımından uzak durmaları gerekmektedir.” dedi.
ESOGÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Sinan Erginel, tedavi sürecinin akabinde pandemi sürecinden ötürü KOAH ve COVID-19 bağlantısından de bahsederek şunları anlattı:
RİSK 5 KAT ARTIYOR
“Türkiye’de birinci COVID-19 olayının bildirilmesi ile ülkemiz de pandemi sürecine girmiştir. Bu süreçten elbette kronik hastalığı olan hastalar ve onlara bakım veren sıhhat merkezleri de etkilenmiştir. KOAH hastalarında COVID-19 daha sık görülmemekle birlikte ağır COVID-19 hastalığı riskinin KOAH hastalarında 5 kat arttığı bildirilmiştir. KOAH hastaları da toplumun tüm bireyleri üzere COVID-19’a karşı standart şahsî kollayıcı tedbirleri almalıdır. Yapılan çalışmalarda pandemi nedeniyle yüz yüze klinik ziyaretlerinin azaldığı tespit edilmiş, birebir formda pulmoner rehabilitasyon programlarının kesintiye uğradığı da gözlenmiştir. KOAH hastaları alevlenme devirlerini konutta geçirmeyi tercih etmişlerdir. Bu süreçler için tele sıhhat (uzaktan ya da online sağlık) uygulamaları geliştirilerek KOAH hastaları desteklenmektedir. SARS-CoV-2 pandemisi, KOAH hastalarının idaresi ve tedavisinde değişiklik yapılmasının gerekip gerekmediği hakkında birçok soruya neden olmuştur. COVID-19 ve KOAH semptomlarının benzerliği bu iki hastalığın birbirinden ayırımı ve tanısı ile ilgili soruları da gündeme getirmiştir. Global Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Teşebbüsü (GOLD) Bilim Komitesi, COVID-19 pandemisi sırasında KOAH’lı hastaların idaresine genel bir bakış sunmak için literatür taraması için yerleşik prosedürler kullanmıştır. KOAH hastalığının SARSCoV-2 ile enfekte olma riskini artırıp artırmadığı açık değildir. COVID-19’un toplum prevalansının yüksek olduğu periyotlarda spirometri lakin KOAH tanısı için değerli olduğunda ve/veya girişimsel prosedürler yahut cerrahi öncesi akciğer işlev durumunu kıymetlendirmek üzere kullanılmalıdır. KOAH hastaları toplumsal aralık, el yıkama ve maske/yüz kaplaması üzere temel enfeksiyon denetim tedbirlerini takip etmelidir. Hastalara bilhassa yıllık influenza aşısı olmak üzere, uygun aşılar yapılmalıdır. Bilgiler sonlu olsa da stabil KOAH tedavisi için inhalekortikosteroidler, uzun tesirli bronkodilatörler, roflumilast yahut kronik makrolidler kullanılmaya devam edilmelidir. KOAH alevlenmelerinde bilinen endikasyonlara nazaran sistemik steroidler ve antibiyotikler kullanılmalıdır. COVID-19 enfeksiyonunun semptomlarını kronik altta yatan semptomlardan yahut akut KOAH alevlenmesinden ayırt etmek sıkıntı olabilir. COVID-19 kuşkusu varsa, SARSCoV-2 testi düşünülmelidir. Hastaneye yatış gereken ve pnömoni dahil orta ila şiddetli COVID-19 gelişen hastalar, uygun biçimde favipiravir, deksametazon ve antikoagülasyon dahil olmak üzere önerilen farmakoterapötik yaklaşımlarla tedavi edilmelidir.” (İHA)
Sözcü
